Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

22Oca/150

Geçen hafta sonu Paris’te idim. – Yrd. Doç. Dr. Banu GÜRER

indirGeçen hafta sonu Paris'te idim. / Yrd. Doç. Dr. Banu GÜRER

Hadiselerin hemen akabinde gerçekleşen bu ziyaret, bizzat gözlem yapabilmek açısından bir tevafuk oldu.

Öncelikle ifade etmek isterim ki Paris sokaklarında herhangi bir kargaşa yoktu.

Ziyaretimiz esnasında bize eşlik eden rehberimizin ifadesiyle Parisliler belki moral bozukluğu yaşamış ve sarsılmış olabilirler ancak hayatlarına devam etmelerine mani bir hal söz konusu değildi.

Bunun yanında Paris sokaklarında gezerken hadiselerle ilgili olarak Paris'te yaşayan bir Türk'ün yaptığı şu yorum düşündürücüydü: "Biz teröre alışığız ama onlar değil, o yüzden bu kadar sarsıldılar!"

Bu cümle de beni sarstı açıkçası...

Teröre "alışmak" ne demekti?

Hemen her gün bir saldırı ve ölüm haberi almanın insanı duyarsız hale getirmesi miydi?

Vakay-ı adiyeden kabul edilmesi miydi?

"Biz buna/bunlara "alıştığımız" için mi haksızlık karşısında haklı tepkimizi bile göstermeye "tenezzül" etmez olduk?

İnsan hayatının bu coğrafyada ucuzlamasının altında bu alışkanlık mı yatıyor yoksa?"

Diye düşündüm...

Sonra tekrar Paris'e baktım...

Ve saldırıların muhtemel yankılarından birinin göçmen meselesi olabileceği fikri hasıl oldu.

Zira Avrupa genelinde de görüldüğü üzere ekonomik krizlerin ve işsizliğin tetiklediği göçmen karşıtlığı gün geçtikçe daha görünür hale geliyor.

Nitekim bir Fransız bayan sohbetimiz esnasında yaşanan olaylara binaen büyük bir kızgınlıkla "kendilerini arkadan vuran göçmenler için daha fazla vergi ödemek istemediğini" vurguladığında, aslında meselenin önemli bir boyutunu da ortaya koyuyordu: Devletin işsizlik desteğinin çalışana yüklediği ciddi külfet.

Öyle ki eğer hayat standardınızın yüksek olması gibi bir beklentiniz yoksa, işsizliğin büyük nimet olduğu orada yaşayan bazı vatandaşların vurguladığı bir husus.

Çünkü işsizler devletten maaş alıyorlar.

Tabii bu maaşın ödenmesi çalışanlardan alınan vergi ile sağlanıyor.

İşsiz göçmenler ve göçmenlerin önemli bir neden olarak görüldüğü işsizlik olgusu dikkate alındığında yukarıdaki tepkinin neden hızla yayıldığını anlamak mümkün.

Göçmenlerin özellikle Avrupa’ya hangi şartlarda geldikleri/getirildikleri ve yaşadıkları ülkelerde vatandaş olma mücadeleleri de tartışılır ve tartışılmalıdır elbette.

Ancak din adına ortaya çıkan pek çok savaşın temelinde öncelikle ekonomik nedenlerin yattığı düşünülürse, bu saldırıların etkisinin dünyanın yeniden şekillenmesinde nasıl rol oynayacağını anlamak da zor olmasa gerek...

Peki biz bu süreçte nasıl bir rol alacağız?

Sürece hazırlıklı mıyız?

Ne yazık ki bunun cevabını vermek o kadar kolay değil...

"Kervanı yolda düzmenin" bu gibi durumlarda mümkün olmadığını da hatırlatarak geç olmadan doğru cevabı bulabilmemiz dileğiyle...

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.