Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

19Ara/140

BÜYÜK YALAN = YENİ OSMANLICILIK … / Dr. Hasan GÜNAYDIN

BÜYÜK YALAN = YENİ OSMANLICILIK … Dr. Hasan GÜNAYDIN

Devlet – i Aliyye – i Osmaniyye (1299 – 1922) Oğuzların 24 boyundan biri olan (Bozok Koluna mensup) Kayı Boyu tarafından Söğüt’te kurulmuş (bir başka görüşe göre 1302’de Yalova’da kurulmuş) büyük bir Türk Devletidir. Devletin resmi dili Osmanlıca değil OSMANLI TÜRKÇESİDİR ki İslam dininin etkisiyle Arapça ve Farsçadan giren kelimeler çoktur. Osmanlı Devleti en güçlü olduğu dönemde Balkanlardan Afrika’ya kadar 5.200.000 km2 lik bir alana yayılmış ancak 1914 yılına gelindiğinde elinde sadece 1.800.000 km2 kalmıştır. 1914’te nüfus 23.800.000’dir.

Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürdüğü 600 yıl boyunca hiçbir zaman Avrupalılar gibi sömürgeci ve emperyalist olmamış, olamamış, olmak istememiştir. Aksi olsaydı; 1453 yılında fethedilen İstanbul’da bugün Rum Ortodoks kilisesinin esamesi dahi kalmazdı. Bu nedenle devletin zafiyete düştüğü ilk fırsatta güçlü bir şekilde ayrılıkçı başkaldırılar olmuş, maalesef bunların birçoğu basiretsiz yöneticiler yüzünden toprak kaybıyla sonuçlanmıştır.

Örneğin; zengin bir ailenin çocuğu olarak bugün Arnavutlukta bulunan Tepelena kasabasında doğan Tepedelenli Ali Paşa, Yanya Valisi yapılmış olmasına rağmen belli ki bunu az bularak oğullarıyla beraber Osmanlı Devleti’ne başkaldırmış ve bağımsız bir devlet kurma teşebbüsünde bulunmuştur. Bu isyan Hurşit Ahmet Paşa tarafından bastırılmış ancak isyan o dönemde Filiki Eterya Derneği gibi dernekler kuran Rumların işine yaramış, örgütlerini güçlendirmiş ve Yunanistan’ın 1829 yılında bağımsızlığını kazanması ile sonuçlanmıştır.

Bir başka isyankar da Arnavut olduğu söylenen Kavalalı Mehmet Ali Paşadır. Aslında Osmanlı tarihi aynı zamanda isyan ve isyankarlar tarihidir. Barbaros Hayrettin Paşa’nın Gazavat’ını okuduğunuz zaman gerçekte Hıristiyanlardan çok Müslüman olduklarını iddia eden isyankar Araplarla savaştığını görürsünüz. Bu isyanlar hem Kurtuluş Savaşı boyunca hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında devam etmiştir. Osmanlı tarihinde yer alan isyanlara dikkat edildiğinde çoğunun Devlet tarafından üst düzey rütbeler verilmiş ve devletin içinde etkin makamlara kadar yükselmiş kişiler tarafından başlatıldığı görülecektir. Bu kişiler önce Osmanlıyız demişler fakat ele geçirdikleri ilk fırsatta aynı Osmanlıya baş kaldırmışlardır. Yani işe TAKİYYE ile başlamışlardır.

1839 yılında gerçekleşen Tanzimatın İlanında (The Ottoman Reform); “Müslim ve gayrimüslim tüm tebaanın ırz, namus, can ve mal güvenliğinin sağlanması, vergilerin usullere göre toplanması ve askerlik görevinin düzenli bir şekle bağlanması gibi kanunlar yer alıyordu.” (www.wikipedia.org)

Bu reform Osmanlı topraklarında yaşayan gayri müslimlerin çok işine yaramış buna mukabil Müslümanlara muhtelif zararlar getirmiştir. Fransız İhtilali’nin yaygınlaştırdığı hürriyet, eşitlik ve milliyet fikirleri Osmanlı topraklarında yaşayan etnik unsurlar tarafından hemen benimsenmiş ve Osmanlı Devleti’ni tehdit eder hale gelmiştir. Osmanlıcılık fikri Osmanlı Devleti’ni korumak üzere Osmanlı aydınları tarafından ortaya atılmış fakat hiç bir zaman başarılı olamamış, tam tersine yeni tavizler verilmesine yol açmıştır.

Osmanlıcılık akımı “İmparatorluk bünyesindeki tüm kavim, cemaat ve milletlerin din, mezhep ve etnik farkları gözetilmeksizin adalet, hürriyet, eşitlik ortamında beraber yaşamalarını temin etmek isteyen bir anlayıştır.” (www.wikipedia.org)

Ancak aradan yüz yıl bile geçmeden ortada ne Osmanlı kalmıştır ne de Osmanlıcılık. Eğer Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ortaya çıkmasalar Anadolu’da ne Türk kalacak ne de bugün ezan okunacaktı.

Gelelim bugünkü Yeni Osmanlıcılara; bu fikri savunanların söylemlerine ve siyasi düşüncelerine baktığınız zaman ortak bazı özelliklerini görürsünüz:

Hemen hepsi Türk demekten kaçan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını istemeyen ve Türk Milliyetçiliği ya da birilerinin iddia ettiği gibi Atatürk Milliyetçiliği fikrine karşı çıkan insanlardır. Oysa Osmanlı Devleti Türkler tarafından kurulmuş bir Türk Devletidir. Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

Eğer Osmanlıcılık akımı başarılı olsaydı Osmanlı Devleti’nin hala yaşamakta olduğu çağda başarılı olur ve Devlet – i Aliyye – i Osmaniyye yıkılmazdı. Neden başarılı olamamıştır?

Osmanlıcılık fikri başta gayri müslim azınlıklar olmak üzere etnik ayrılıkçılar tarafından hiç bir zaman benimsenmemiştir. Oysa bugün Yeni Osmanlıcılık fikrinin en ateşli savunucuları Etnik Ayrılıkçılardır. Bunlar neden Yeni Osmanlıcılık fikrini biz Türklerden daha çok savunmaktadır?

Osmanlı İmpartatorluğu’nun içinde bulunduğu şartlarla – özellikle en güçlü olduğu dönemlerdeki koşullarla – bugünkü dünyanın sosyal, ekonomik, askeri ve siyasi koşulları birbirinden çok farklıdır. Bilhassa Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetindeki topraklarda kurulmuş olan milli devletler, örneğin Yunanistan, uzun bir süre ve hala halklarına Türk düşmanlığı fikrini aşılamışlardır ve bugün Osmanlı sevgisi Türkiye’deki Türkler dışında hiç kimsede yoktur. Böyle bir ortamda Osmanlı kime ve nasıl sevdirilecektir?

Yeni Osmanlıcılık fikrini savunanların gerçekte emperyalistlerin orta doğudaki politikalarını destekleyen ve onlara taşeronluk yapan kişiler oldukları açıklıkla görülmektedir. Oysa Osmanlı Türkü hiçbir zaman emperyalist olmamış ve sahip olduğu topraklarda asimilasyon politikası uygulamamıştır. Osmanlı Türkü kimsenin maşası da değildir. Bu çelişki nasıl açıklanabilir?

Eyalet Sistemine geçilirse Kuzey Irak’taki Kürt oluşumunun Türkiye’ye ilhak olacağı gibi saçma ve akıl dışı bir iddia ortaya atılmaktadır. Oysa Kuzey Irak’taki oluşumun ne böyle bir niyeti ne de böyle bir söylemi bugüne kadar hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Eğer öyle olsa hemen şimdi bir karar alırlar ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılma kararlarını tüm dünyaya ilan ederler. Bunu engelleyebilecek hiçbir şey yoktur; dünyayı yöneten hakim güçlerin kabul etmemesinden başka. Zaten hakim güçlerin red kararı Türkiye eyalet sistemine geçse de var olacaktır. Öyleyse Kürtler neden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bir an önce ilhak olmuyorlar da Türkiye’den toprak talep ediyorlar?

Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu topraklar petrol açısından dünyada en fazla üretimin yapıldığı yer altı zenginliklerine sahip topraklardır ve emperyalist ülkelerin bu topraklarda mutlak bir hakimiyeti söz konusudur. Acaba bu toprakları kaba tabiriyle Yeni Osmanlıcılara yedirecekler midir?

Bugün Yeni Osmanlıcılık fikri Milli Devlete karşı bir olgu olarak ortaya atılmıştır. Milliyetçiliğin İslama aykırı olduğu ve Arabın Aceme üstünlüğünün bulunmadığı söylemiyle ortaya çıkarılan Yeni Osmanlıcılık fikrine azınlık ırkçılığı yapanlar ve ayrılıkçı talepleri destekleyenler dört elle sarılmaktadır. Yeni Osmanlıcılık fikri sadece Türklere milliyetçiliği yasaklamakta buna mukabil Müslüman olduğunu iddia eden ayrılıkçılara hoş görüyle yaklaşmaktadır.

Bu fikri savunmada Türklerden çok Türk düşmanlarının hevesli olmalarının sebebi nedir? Yoksa Osmanlının son yüzyılı gibi – zaten Osmanlıcılık fikri de bu yüzyılda ortaya atılmıştır – Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik parçalara ayrılması amacıyla mı kullanılmaktadır?

Yeni Osmanlıcılar “küçülerek büyüme” gibi akıl ve bilim dışı söylemlere de sahiptir. Onlara göre güya devlet küçülecek ama nasıl olacaksa aynı zamanda güçlenecektir. Yoksa bu fikir Türk Milleti’ne açılımı hoş göstermek için mi hortlatılmıştır?

Bütün bu soruları arttırmak mümkündür. Aklıselim sahibi olan ve vatanlarını seven insanlar zaten böyle dıştan kumandalı saçma fikirlere, hayali söylemlere ve uyduruk tavizlere inanmazlar.

Kendilerini kandırmaya çalışan Yeni Osmanlıcılara da şu soruyu sorarlar: “EĞER YENİ OSMANLICI OLURSAK, SİZİ PİYASAYA SÜREN AĞA BABALARINIZ OSMANLININ SAHİP OLDUĞU 5.200.000 KM2’LİK TOPRAĞI BİZE GERİ VERECEKLER Mİ?”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.