Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

10Ara/140

“OSMANLI’NIN TEMELİNDE ‘ERTUĞRUL’ GAZİ VAR”–Dr. Kemal TEKDEN

kemaltekden1.3234061.240547  Tekden Film’in yapımcılığını üstlendiği Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisi 10 Aralık’ta TRT 1 ekranlarında yayınlanmaya başlanacak. Biz de bunu fırsat bilerek filmin yapımcılarından Kemal Tekden ile dizi hakkında söyleştik. Tekden, ‘Neden Ertuğrul Gazi?’ sorumuza “Çünkü Osmanlı’nın temelinde Ertuğrul Gazi var” yanıtını verdi.

Son zamanlarda insanların tarihi dizilere olan ilgisi artarak devam ediyor. Bu ilgi olumlu olarak algılanırken, ilginin çoğunlukla dizilerle sınırlı kalması başka bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Bu tartışma tarihi dizilerin, tarihi gerçeklerden yoksun verilmesi… Özellikle de Muhteşem Yüzyıl dizisinde bunu çok açık şekilde gözlemledik. Tekden Film tamda bu noktada önemli bir filme imza atıyor. Filmin adı: Diriliş ‘Ertuğrul’… 10 Aralık Çarşamba günü saat 19.55’te yayına girecek olan dizi hakkında bize bilgiler veren dizinin yapımcılarından Kemal Tekden, kendisinin de bu tarihi dezenformasyondan hoşnutsuz olduğunu dile getirerek, şikayet etmek yerine çözüm üretmeye çalıştığını söylüyor. Dizinin tarihi gerçeklerin ışığında ilerleyeceğini kaydeden Tekden, seyircinin olumlu ve olumsuz tepkilerini de mutlaka beklediğini söyledi.

Dizinin senaryosunu Kayserili olan genç Yönetmen Mehmet Bozdağ yazdı. Kemal Tekden ile aynı zamanda filmin yapımcılığını da üstlenen Bozdağ, dizinin senaryosunun yazılması aşamasında da Türkiye’deki dizi sektörüne damga vurmuş senaryoların sahibi rahmetli Ömer Lütfi Mete’den de 2 yıl boyunca yardım almış.

Ön bir girişten sonra sizleri Kemal Tekden ile yaptığımız söyleşiyle baş başa bırakalım. Keyifli okumalar:

“Şikayet etme, alternatif geliştir”

Tekden Film nasıl doğdu?

Film sektörünün ve TV’nin günümüzde en önemli eğitim aracı olduğunu biliyorum. Şuana kadar hep olumsuzluklardan şikayetçiydik. Ama ben şikayet eden biri olarak ön plana çıkmış değilim. Ben çözüm ve alternatif üretmeye çalışıyorum. Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur. Lise yıllarından tanıdığım Mehmet Bozdağ isimli bir genç arkadaşımla bu işe girmek istedik. Mehmet benim de teşvikimle çeşitli çalışmalar yaptı. Tarih ve sosyoloji alanında eğitim aldı. Mehmet Bozdağ, dizinin senaryosunu, Kurtlar Vadisi, Deli Yürek dizilerinin de senaristliğini yapan rahmetli Ömer Lütfü Mete ile 2 yıl birlikte çalıştı. Mehmet ile 4 yıl evvel 2010 yılında Tekden Film yapım ismiyle bir şirket kurduk. O yıl İstanbul Kültür Başkenti Ajansı adına Ustalar, Alimler ve Sultanlar isimli bir belgesel drama çektik. Daha sonra İstanbul’da belediyelere 3 boyutlu film yaptık. Geçtiğimiz yılda TRT’ye Hasan Kaçan’la ‘Gönül Hırsızı’nı yaptık. Yaklaşık 19 hafta devam etti.

“Filmin tüm karakterleri at üstünde ok atabiliyor”

Diriliş Ertuğrul filminin fikir aşaması nasıl gelişti?

Bu sene de TRT ile görüşmelerimiz sonucu Ertuğrul Gazi’nin hayatıyla başlayan bir dizi film yapılması kararlaştırıldı. Bunun üzerine yaklaşık olarak 6 ay bir ön hazırlık yapıldı. Hatta geçtiğimiz nisan ayından itibaren sanatçılar belirlendi. Daha sonra bunlar yetiştirilmeye çalışıldı. Türkiye’de olmayan bir şey Biz Cengiz Han Filmi’nin savaş sahnelerinin eğitmeni olan bir Kazak ekibi getirdik. Filmde kullandığımız atları eğittiler. Savaşa uygun hale getirildi. Mesela Türkiye’de ilk defa bir at dörtnala koşarken devrilebiliyor. Kesinlikle ata da bir şey olmuyor. Filmde oynayan sanatçıların tamamı at üstünde ok atabilecek duruma geldi. Bunlardan biri de Engin Altan Düzyatan… O da dörtnala giden bir attan ok atabilecek ve atı şaha kaldırabilecek bir şekilde eğitildi. Ekim ayının başında da çekimler yapılmaya başlandı. Şuanda 3. Bölüm çekiliyor. Bu çekimler İstanbul’da yapılıyor.

“Fragmanlar çok beğenildi”

Çekimlerin tamamı Beykoz’da mı?

Beykoz temelli ama Belgrat Ormanları, Riva, Şile gibi bölgelerde de açık alanlarda da çekimler yapılıyor. Beykoz’da kapalı bir alan var. Fetih filminin çekildiği alanları biz kiraladık. Burası 13. Yüzyıla uygun hale getirildi. Hem tapınak şövalyeleri hem de o günün haçlılarına uygun hale getirildi. Hem de Osmanlı’nın çadırları kuruldu. Açık alanlarda oba yapıldı. Kapalı yerlerde de yine çadırlar içerisinde birtakım bölümler geçecek. Şuana kadar fragmanlar ortaya konuldu. Fragmanlar çok beğenildi. Çok üst seviye olmuş. Hatta Türkiye’nin gelmiş olduğu seviyenin üzerinde olmuş diye olumlu tepkiler aldık. Bu bizim için çok şevk verici bir şey… İnşallah bu vesileyle önümüzdeki iki yıl bu dizi devam eder. Arzumuz o yönde… İstenilirse devam da edilebilir. Eğer devam edilirse Osman Gazi’ye mi geçilir bilemem?

Bildiğiniz gibi Süleyman Şah’ta Ertuğrul Gazi’de bugünlerde Türkiye’nin gündeminde… Hem Caber Kalesi dolayısıyla Hem de Bilecik’in Ertuğrul Gazi ismini alması düşüncesinden dolayı…

Bir yandan Moğol bir yandan da Haçlı seferleri arasında sıkışmış bir toplumun yeniden dirilişi… Diriliş Dizisi’nin Selçuklu çöküşünden sonra Ertuğrul Gazi ile ufak bir obanın bir devlet kuruşunu anlatan bir senaryosu var. Tabi bizim için çok önemli… Tarihi bilmemiz bir devletin nasıl kurulduğunu, hangi anlayışlar temeli üzerinde kurulduğunu çok iyi vermemiz lazım. Burada Türklerin özellikle İslam’dan sonra adalet için uğraştığını ve nizam-ı alem davası güttüğünü bunun da aslında bugünlere yansıması gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz. Türk geleneğini İslam ile birleştirerek nasıl mükemmel hale geldiğini orada vurgulamaya çalışıyoruz. Burada bilge şahsiyetlerinde daima işin içerisinde olduğunu ve onların yönlendirmesiyle liderlerin nasıl daha mükemmel bir hale geldiğini ortaya koymaya çalışıyoruz.

“Osmanlı’nın temelinde Ertuğrul Gazi var”

Dizi’nin tarihi başrol karakteri olarak Ertuğrul Gazi’yi görüyoruz. Ancak şuana kadar yapılan dizilerde ve filmlerde Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemlerin padişahları konu alındı. O şaşalı dönemlerin birinde padişahlık yapan isimlerden biri yerine neden Ertuğrul Gazi?

Osmanlı’nın temelinde Ertuğrul Gazi ve onun döneminin anlayışı yatıyor. Hatta daha geriye gidersek Nizamiye Medreselerinin Osmanlı Medeniyetinin temelinde çok etkili olduğunu görüyoruz. Tabiki devletler yıkılır ve yeniden kurulur. Ama anlayış devam ediyor. Büyük Selçuklu Devleti’nin anlayışı Osmanlı’da daha mükemmel hale getirilerek devam ediyor. İnsanı temele koyan bir anlayış. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düşüncesi bizim tarih boyunca şiarımız olmuştur. Osmanlı’nın gerçek kodlarının Ertuğrul Gazi ve döneminde olduğunu düşünüyoruz.

Bir şirket zirvede olabilir. Ama onu o zirveye getiren anlayış nerededir onu araştırmak lazım. Zirvede konuşmak kolay ve caziptir. Ama geriye gidip de o zirveye getiren temel anlayışı sorgulamak lazım. Ertuğrul Gazi’de öyle bir temel atıyor ki, o devlet sadece kişilere bağlı olmadan zirveye gidebiliyor. Tabi kişiler burada çok önemli… Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman’dan başlayarak Kanuni’ye kadar hep mükemmel şahsiyetler devletin başına geliyor. Ama belki de o ortam onları mükemmel hale getiriyor. Bunu iyi ayırt etmek lazım… Burada bir nüans farkı var. Yani ortam o kadar mükemmel hale getirilmiş ki lider olacak bir şahsiyetin hangi eğitimden geçmesi gerektiğini hangi zihniyet ve hangi medeniyet, hayata bakış açısından çok önemli… Ertuğrul Gazi’de bunların sırları saklı… Biz bu sırları ortaya koymaya çalışıyoruz. Eğer Ertuğrul Gazi’yi iyi anlarsak Osman Gazi’yi iyi anlarız. Eğer Osman Gazi’yi iyi anlarsak Fatih’i çok iyi anlarız.

“Liyakat yoksa yönetim, yönetim olmaktan çıkar”

Bu döngü Osmanlı’nın son dönemine kadar gelir sanırım…

Tabi tu özelliklerin kaybı ile Osmanlı gerilemeye başlıyor. Ordunun başında savaşan bir padişahtan saraydan çıkmayan bir padişah anlayışına dönüşmüşüz. Bunun mutlaka mantıklı açıklamaları var. Ben bunu inkar etmiyorum. Ancak bu bile dinamizmi kaybettiğimizin göstergesi… Tüm bunları ele aldığımızda tarihimizi iyi analiz etmeli ve bugüne çok iyi dersler almak zorundayız. Yönetim anlayışları ve yaklaşımlar değişir ama temeli değişmez. Temelinde adalet, liyakat ve ehliyet vardır. İslam bunu gerektiriyor. Ehliyet, liyakat ve adalete önem vermiyorsanız o yönetim, yönetim olmaktan çıkar. İnsanları liyakatına göre, benim arkadaşım, dostum ve benim cemaatimden gibi bir düşünceyle değil de liyakatine ve ehliyetine göre değerlendirmek lazım. Bu İslam’ında bizden beklediği bir yönetim anlayışıdır. Biz Osmanlı’da da bunu başta görüyoruz. Bu çok önemli bir şey…

Osmanlı ile ilgili yapılan dizilerde özellikle de ‘Muhteşem Yüzyıl’da sırf reyting uğruna tarihten kopuk ve çarpık bir senaryo gördük. Bu nedenle de çok eleştiri aldı.  Diriliş Ertuğrul dizisinde de sırf bu kaygılardan dolayı böyle bir dezenformasyonla karşılaşacak mıyız?

Hayır, burada mutlaka hayatın bir gerçeği olan aşk var. Ama gerçek o güne ait aşk var. Böyle sarayda adeta kadınların peşinde koşan bir padişah anlayışı Osmanlı’da yoktu ki Kanuni’de olsun. Adamcağızın ömrü o savaştan bu savaşa koşmakla geçmiş… O kadar geniş bir zamanı yoktu ki sarayda yatsın kalksın.

Topkapı Sarayı’nı görmüşsünüzdür. Batılı sarayları gördükten sonra Topkapı Sarayı’na saray deme imkanı da yok. Orası Osmanlı padişahlarının konutu… Son derece mütevazi bir yer…

“Gerçekleri vereceğiz”

Topkapı Sarayı’nın odaları da öyle çok büyük odalar da değil.

Avrupa’da ki saraylara gittiğinizde o şaşayı hissediyorsunuz. Her tarafta altın kaplamalar, milletin parasını vergi olarak almış ve saraya harcamış nice krallar var. Zaten batılılar geldiği zamanda şaşkınlık yaşıyorlar. Ya böyle bir devlet: Cihan Devleti dediğimiz bir devletin böyle bir sarayımı olur gibi… Bu bile Kanuni’nin şaşa içerisinde yaşamadığının göstergesi…

Mesela Hürrem Sultan hayırsever bir kadın… İstanbul’da Haseki külliyesini yaptıran, birçok cami ve medrese yaptıran bir kadın… Kadınsı düşüncelerle kocasının peşinde koşan, başkasıyla didişen: tabiî ki normalde bunlar insanlık hali olabilir. Ama bu kadar değil. Bunlar popüler kaygılar… Dizi daha fazla insanın seyretmesini sağlama endişesiyle yapılıyor. Ama bizim gibi tarihe saygısı olan ve tarihi temelleri sarsmadan, ona zarar vermeden yansıtmaya çalışan insanlar için bu böyle olması mümkün değil. Gerçeği vereceğiz. Çok yüksek reytingler alacağını tahmin ediyoruz. Siz kaliteli iş yaparsanız, zaten bizim tarihimizin her bölümü cazip… Batıda Rambo filmleri çekiliyor. Amerika kısa tarihini defalarca filme dönüştürdü. Bizim bin yılı aşan tarihimizde neler var. Ancak biz bunu kullanamıyoruz. Kültürümüz, tarihimiz bir derya…. Eğer bunlar işlense evrensel çapta sonuçlara ulaşabiliriz.

“Çok iyi bir ürün ortaya çıkacak”

Dizinin TRT’de yayınlanması reyting kaygısı ortadan kaldırıyor diyebilir miyiz?

Tabi kesinlikle. Bizim aslında bu tür bir kaygımız var. Biz işin kaliteli olması, başka ülkelerde de seyredilebilecek seviyede olması düşüncesindeyiz. Mesela birçok görüntü Hollywoodvari çekim seviyesinde. Türkiye de bu çekimlerin tarihi dizi olarak ortaya konulan filmlerden çok üstün seviyede olduğunu biliyorum. Bu yönde gayretler var. İnşallah film çıktığında da bana hak vereceksiniz.  Hem senaryo mükemmel hem o dönem bu açıdan müthiş. Macera açısından da ideal aşk veya seviyeli insanların hoşuna gidebilecek sevgi, gönül muhabbetleri açısından da sinemamızın geldiği seviye açısından da çok önemli. İnşallah bu dizi film yayınlandıktan sonraya yine birlikte konuşuruz. Ben çok ümitliyim. Çünkü çekimleri biliyorum. Şimdiye kadar ki alt yapı çalışmalarını biliyorum.  İnşallah herkesin de beğenebileceği çok iyi bir ürün ortaya çıkacak.

Filmin Tarih danışmanlığını Kimler yapıyor?

Tarihi danışmanlığında bir kaş kişi var. Zaten senaristimiz Mehmet Bozdağ’da tarihçi. Bu konuda kendisi de çok okuyan bir arkadaştır. Başta Prof. Dr. Feridun Emecen olmak üzere birçok tarih danışmanımız var. Onlar, o dönemle ilgili araştırma yapan insanlar. Senaryoyu sürekli gözden geçirerek bir yanlışlık olmasın diye onlarında görüşlerini alıyoruz.

“Genç, yanlış yapıyorsa hata bizlerdedir”

Bu dizilerle genç nesillerin tarihe dikkatleri çekilerek, belki de doğru bir şuara sahip olmaları sağlanabilir mi?

Hiçbir genci dışlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Genç, yanlış yapıyorsa hata bizlerdedir. Önceki nesillerin suçudur. Önlerine alternatif değerler,  güzellikler, koymamamızdandır.  Bunların bu yönde çabalarla düzeltileceğini düşünüyorum.  Bizim gençlerimiz bu ülke değerlerine yine bağlıdır. Ben buna inanıyorum. Eğer siz bir şeylerle bunun önünü açarsanız çok daha güzel sonuçlar alacağız. Osmanlı, Türk toplumunun dünyada ortaya koyduğu en büyük eserdir. En büyük medeniyet anlayışıdır. O nedenle biz istesek de, istemesek de içimizde bir şeyler ona çeker bizi.  Ama Osmanlı’yı bugüne getirmenin bir manası yok. Ondan alacaklarımızı alıp bugüne has yeni bir medeniyet kurmaktır önemli olan. Bizim arzumuz, isteğimiz bu. Ben bu işten zengin olayım düşüncesinde bir yaklaşım içerisinde değilim Bu bir hizmettir. Allah ömür verdikçe de bu işe destek vereceğim.  Önemli olan bu işin kendisini çevirmesi ve daha güzel eserlerin ortaya konulmasıdır. Bizim tarihi filimler temelli olarak film sektöründe olduğumuzu söyleyebilirim. Belki bunun dışında da bugüne ait filimler ilerde de olabilir. Fakat asıl hedefimiz tarihi filmler çerçevesinde ürünler çıkarabilmektir. Çünkü bizim tarihimiz çok büyük bir derya.

Dizide uluslararası üne sahip bir aktör de görebilecek miyiz? Var mı böyle bir düşünce?

İlerde sinema filmi olarak düşündüğümüz filmler var. Orada birkaç dünya çapında, çok üst seviye başarılı oyuncularla yapmayı düşünüyoruz. Dizi filmde bu tür oyuncuları getirmek çok maliyetli. Türkiye’de dizi filmi çok ufak kârlarla yapıyorsunuz.  Ne kadar üst seviye olursa olsun. O bakımdan bunu belli süreli getirebilirsiniz. O da sinema filmi için söz konusu olabilir. Onları düşünmüyor değiliz.  Yoksa burada birçok ünlü oyuncu oynuyor.

“Bilge şahsiyetin olmadığı bir devlet yürüyemez”

Zaten başta söylediğim gibi her dönemde liderlerin yanında mutlaka bir bilge şahsiyet vardır. Burada başta Muhittin İbn-i Arabi hazretleri oynayacak. Daha sonra farklı şahsiyetlerde katılacak. Bilge şahsiyetin olmadığı bir devlet yürüyemez. Çünkü bilge şahsiyetlere ve liderler son derece saygılıdır. Fatih’in yanında Akşemseddin var, Şeyh Edebali Osman gazinin yanında.

“Bizi tenkit edebilirler”

Söyleşimize son verirken buradan seyircilere neler söylemek istersiniz?

Seyircilerimize bu diziyi kaçırmamalarını, sürekli takip etmelerini, eğer farklı düşünceleri veya eleştirileri varsa bize mutlaka ulaşmalarını tavsiye ediyorum. Özellikle gençlerimizin mutlaka bu filmle bir tarih şuuru alabileceklerini düşünüyorum. Türk milletine mensubiyet duymak bir takım düşünceler içerisinde olmak sadece laftan ibaret değildir. İcraata geçmek en önemlisidir. Bu milleti seven insan, bu milletin değerlerine sahip çıkan insanların mutlaka bu yönde icraatlar yapması lazım. Bizi de yönlendirebilirler. Biz her şeye açığız.  Bize teklifler sunabilirler, tenkitler sunabilirler. Ama biz de onların yanımızda olmasını arzu ediyoruz. Eğer bize destek verilirse bu bizi daha çok iş yapmaya teşvik eder. Ben bütün toplumumuzun bu yönde desteğini ve özelliklede dualarına talibim.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin/ Kayseri Gündem Gazetesi

indirAhsen Okyar, Kemal Tekden

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.