Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

1Eki/140

GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK.. – Fazlı KÖKSAL

turkvatani (1) GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK.. - Fazlı KÖKSAL

Gazze Dramının oluşumunu anlayabilmek için İsrail'in Nasıl Kurulduğunu bilmek gerekir…

İşte size İsrailin kuruluşunun kısa Kronolojik Tarihi….

GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK..

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

M.Akif Ersoy

Gazze'de kan var, acı var, gözyaşı var…

Gazze, yaklaşık yüz yıldır Filistin'de yaşanan  dramın belki de son perdesi…

Vatansızlaştırılan Filistin halkı, son iki sığınağından birisi olan Gazze'den de muhtemelen çıkmak zorunda kalacaklar…

Ama İsrail Devletinin   Arz-ı Mevud'a, Vaat edilmiş Topraklara yürüyüşü, başka toplumların başka insanların acısı pahasına devam edecek…

Gazze Dramının oluşumunu anlayabilmek için İsrail'in Nasıl Kurulduğunu bilmek gerekir…

İşte size İsrailin kuruluşunun kısa Kronolojik Tarihi….

6 Kasım 1882 tarihinde Samarya'da Yahudilerin Filistinlilerden aldıkları topraklar üzerinde ilk Yahudi kolonisi (Zihron-Yakop) kurulur.

7 Kasım 1883 Ekron Tarık kolonisi kurulur.

14 Şubat 1896 Siyasi Siyonizmin kurucusu Thedor Herzl (1850-1904) tarafından Yahudilerin Filistinde bir Yahudi devleti kurmasını öngören ve bu devletin nasıl kurulacağını belirten "Der Juden stat" (Yahudi Devleti) adlı kitabını yayınlar. Kitaba alt başlık olarak "Eğer İstersen O masal değildir" cümlesi seçilmiştir.

Herzl kitabında, Yahudilerin bir millet olduğunu ve bir devlet kurması gerektiğini, gerekirse silah da kullanılmasını, dünyada etkin Yahudi medyasından ve Yahudi sermayedarlardan yararlanılması gerektiğini belirtir. Çıkacak bir Dünya Savaşında Türkiye'nin parçalanmasını ve bundan Yahudilerin yararlanması gerektiğini ifade eder. Gerektiğinde, hedefe varmak için her türlü mali imkanın seferber edilmesi gerektiğini vurgular ve "Hedefe varmak için her yol mubahtır" tezini işler.

Tagabücher adlı kitapçığında ise "Filistin topraklarının asıl sahiplerinin elinden yavaş yavaş geri alınmasını ve asla geri satılmamasını" teklif eder.

4 Haziran 1897 tarihinde Siyonist Merkez Teşkilatının yayın organı "Die Weltt" (Dünya) gazetesi yayın hayatına başlar. Gazetenin başlığında 6 köşeli yıldız ortasında da Mısır'dan İstanbul'a tüm Ortadoğu'yu kapsayan bir harita vardır.

1900 yılı itibariyle Filistin'de tarımla uğraşan Yahudi köylerinin sayısı 20'ye çıkmıştır.

1908  yılında Siyonist Teşkilatı tarafından, Yahudileri Filistine yerleştirmek amacıyla "Filistin Toprak Geliştirme Fonu" oluşturulur.

1920'de  ise İlk Yahudi Şehri Tel Aviv Filistin Sahilinde kurulur.

1917'de Filistin'de 56.000 Yahudi, 644.000 Filistinli Arap yaşarken,

1922'de Yahudi sayısı 83.794'ye Arap nüfusu 663.000'e,

1931'de ise Yahudilerin sayısı 174.616, Araplarınki 750.000'e ulaşır.

İngiliz,Amerikan,Fransız ,Güney Amerikalı Yahudi zenginler kesenin ağzını açarak toprak satın almak için özel banka ve konsorsiyumlar kurarlar. Siyonist toprak stratejisine en yüksek mâlî destek 1919-1939 yılları arasında ABD'den gelir. Siyonist mâlî kurumlar şebekesinin öncülüğünde Anglo- Palestine Bank oluşturulur. Siyonist örgüt, 1920'lerde bir emlak bankası, bir çok mahallî kredi bankaları kurulur...

1936-1939 arası Filistinliler büyük bir başkaldırı ve isyan çıkarırlarsa da geç kalmışlardır.Güçlenen Yahudi toplumu ve organizasyonlarının desteklediği İngilizlere yenilirler. Bundan sonra Yahudi toplumuna silah akmaya başlar. Filistin köylerine karşı saldırı, baskın ve katliamlarla geri kalan toprağı da ele geçirirler ve mazlum desteksiz Filistinlileri kendi topraklarından sürmeye başlar..

15 Mayıs 1948 de de, İsrail Kurulur.. İsrail mevcut topraklarla yetinmez. Sürekli genişleme stratejisi güder.

1967 yılındaki Arap İsrail savaşları (6 gün savaşları) sonucunda, sina yarımadası ve golan tepeleri,

1973 de de Gazzenin büyük bölümünü ele geçirir.

İsrail'in Gazze Katliamının temelinde Vadedilmiş Topraklara sahip olma hedefi yatmaktadır.

Vaat edilmiş toprakların Nil'den Fırat'a kadar uzanan çoğrafya olduğunu bilen bir Türk'ün Gazze'de dökülen kan için döktüğü gözyaşının içine, torunlarının geleceği için dökülen damlalar da da karışıyordur şüphesiz… 

Zaman zaman kendi kendime soruyorum;

Nil'den Fırat'a Büyük İsrail","Megolo İdea" ve "Büyük Ermenistan" hayallerinden haberdar olan bir insan , Yabancılara Toprak satışını kolaylaştıran düzenlemelere (Tapu Kanunu, Köy Kanunu, Maden Kanunu, Petrol Kanunu vs..) destek vermişse Gazze için ağlamaya hakkı var mıdır?

Müslümanların Endülüs'de yaklaşık 700, Sicilya'da 500 sene hükmetmelerine rağmen bugün o topraklarda hiç Müslüman bulunmadığını, 800 senelik hakimiyet sona erdikten sonra Balkanlarda neredeyse Müslüman Türk kalmadığını bilen bir insan Vakıflar Yasasında yapılan değişiklikleri onaylıyorsa "İnsanlar Topraklarından sürülmesin" demesi inandırıcı mıdır?

Stratejik kuruluşlarımızın, Telefon Şirketlerimizin, Bankalarımızın Özelleştirme adı altında yabancılara satışına destek veren bir insanın , Gazze için ağlarken "Soba borusundan yapılmış silahlarla İsrail Ordusu ile savaşılmaz ki" demesi kendi basiretsizliklerinin ilanı değil midir?

Suriye Sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesi karşılığı oluşacak tarım arazisinin 49 yıllığına  İsrail Şirketlerine verilmesine, GAP'taki tüm tarımsal ihalelerinin İsrail'in kazanmasına tepki göstermeyenler, meydanlarda "Kahrolsun İsrail" diye bağırırken, İsrail Bayrağını yakarken, acaba vicdanları ile de hesaplaşıyorlar mıdır?

İsrail'in , ne kendi halkına ve ne de yabancılara toprak satışına izin vermediğini, İsrail topraklarının % 80'4'ünün devlete; %13'6 sı Yahudi Ulusal Fonu'na kalan % 6'sının da İsrailli Yahudi vatandaşları ile Arap asıllı İsraillilere ait olduğunu bildikleri halde, yabancılara toprak satışını savunan, "aldıkları toprağı götürecekler mi" diyebilen siyaset esnafları, Gazze hakkında heyecanlı nutuklar atarken  neler hissediyordur?

Yoksa bir tiyatroda mıyız? Tüm aktörlerin timsah göz yaşları döktüğü?

Ama bu soruların hiçbirisine net cevap veremiyorum….

Anlaşılan o ki, vicdanlarımız kararmış…

Ellerimiz gibi,

Kömür karası…

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.