Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

29Ara/130

Herkesten çok özür diliyorum! – Mehmet ERYÜREK

imagesHerkesten çok özür diliyorum! – Mehmet ERYÜREK

Ya, biz ne kadar art niyetli, ne kadar hüsnü zandan uzak mendebur bir adammışız.

Adam ayakkabı kutularına o paraları İmam Hatip Okulu yaptırmak için saklamış ama biz adamın hakkında etmedik laflar bırakmamışız.

Bu kadar vicdan sahibi, dinine-diyanetine bağlı bir şahsiyeti nasıl yanlış anlamışız anlamıyorum arkadaş.

Akıl tutulması denen şey bu olsa gerek.

Ne olur hakkını helal etsin bizlere yoksa bu dünyamızdan olduğumuz gibi öbür âlemimizi de perişan etmiş olacağız.

Hele şu Rıza Saraf denen şahsiyet var ya… İşte ondan herkesin helallik alması gerekir.

Türkiye’nin ekonomisine sağladığı katkılar nasıl görmezden gelinir de yok ona rüşvet yok buna mangır-tangır, yok 1,5 ton altın yüklü uçaklar falan… Bu kadar günahla ne yapacağız biz?

Bu olayların tek sorumlusu, tek suçlanacakları vardır onlarda cemaatçiler ve bu işleri ortaya çıkaran emniyet güçleridir!

Ne kadar beddua edilecekse, ne kadar hakaret edilecekse kendilerine edilmelidir!

Sizin işiniz gücünüz yok mu kardeşim çomak sokuyorsunuz.

Oturun oturduğunuz yerde, ne işiniz var talanla-yalanla, rüşvetle, soygunla…

Adamlar bildiğini yapsın, size ne?

Bunları ortaya dökerek ne kazandırdınız ki memlekete?

Durup dururken Türkiye’ nin huzurunu kaçırdınız, bir sürü insanın rahatını bozdunuz.

Facebook denen zımbırtıda bir sürü imamlar, fetva mercileri, particiler, muhalefet mensupları girdi birbirine…

Dostların arasını bozdunuz, aynı partidekileri ikiye böldünüz, dualar-beddualar gırla gidiyor.

İyi halt edip “taraf olmayan bertaraf olur” diyerek saf tutmanın neredeyse farz-ı ayin olduğunu iddia edecek fanatikler icat ettirdiniz.

Aradan Barzani’ yi, Doğuda hortlayan eylemleri, İmralı görüşmelerini bizlere unutturdunuz.
Yine aradan teknik takip ve operasyon yapmadan önce üstlerine bilgi verme zorunluluğunu kaptırttınız.

Emniyet içindeki basın mensuplarının odalarını kapattırıp girişleri yasaklattınız.
50 kadar emniyet müdür ve amirlerinin yerlerini değiştirttiniz.

Bunlar yetmiyormuş gibi bir sürü masum insanın çok yakın zamanda ve büyük bir ihtimalle işinden-aşından olmasına sebep olacaksınız.

Bu savaşın kazananı olmayacağını bilmez miydiniz be kardeşim?

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ve “ Haksızlık karşısında asla eğilmeyiniz çünkü hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz” diyen Hz. Ali efendimiz dururken susmanın ne kadar büyük bir erdem olduğunu ifade eden özlü sözlere itibar edenleri konuşturabileceğinizi mi zannettiniz yoksa?

Bu milletin yüzde ellisinin başbakanımızı ne kadar sevdiğini görmezden gelip etrafındaki bazı zevatların yaptığı yamuk işlerin unutturulacağını ve mesele özünden uzaklaştırılarak başbakanı sahiplenme güdüsüne dönüştürüleceğini bilmez miydiniz?

Bu işler yanlıştır ve bu işleri yapanlar mutlaka cezalandırılmalıdır diyenlere karşı yürütülen karartma, sindirme operasyonları öylesine densizleşecek ve öylesine maniple edilecek ki her itiraz eden, lanetleyen tecrit edilecek ve bu endişe sebebiyle bu işlere razı gelmeyeceğine inandığım bir sürü şahsiyet sesini yükseltme kararlılığı asla gösteremeyecektir.

Parti içinde ve dışında imanından, samimiyetinden, ihlasından, namus ve şeref anlayışından, bu tür meselelere hassasiyetinden kendim kadar emin olduğum o kadar çok kardeşlerim var ki, onların neden sessiz kaldığından veya kenarda durmayı tercih ettiklerinden inanın bende bir şey anlamış değilim.

İtidalli davranmak, sessiz kalmak başka bir şeydir, dış güçlerin oyunu şeklinde algı geliştirip sayın başbakanımızı müdafaa etmek çok başka bir şeydir.

Bazılarının kafasına girmelidir; Bu iş sadece başbakanın meselesi değildir, hepimizi ilgilendirmektedir.

Hepimizi ilgilendiren bir konuda hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da akla ziyandır.

Sayın başbakanı sevmekle alakalı değildir bu mesele… “Seviyorsan sahip çıkacaksın, yedirmeyiz” gibi cümleler sarf ederek adeta sayın başbakanın etrafındakilerden hesap sormasını engellemeye çalışmak ve sadece karşı tarafın hesabını görmeye zorlamak bu partiye fayda sağlamaz, büyük zarar verir.

Mert adamsan çıkacaksın bir bakanın yaptığı gibi “Kim yaptıysa Allah belasını versin. Cezası öbür âleme kalmamalı” diyeceksin.

İşte başbakana verilecek en büyük destek budur.

Sanal âlemde ahkâm kesip aklın sıra en büyük partili, en büyük başbakan sevdalısı havası atacağına “ Benim başbakanım bu işlere karışanları cezalandırmalıdır ve ben bunu yapacağından eminim. Onu bu yüzden sevmiştim ve bunu yapmalı” diyeceksin.

Skandalı mecrasından saptırıp sadece cemaati hedef tahtasına koyarsan sorulacak bir sürü soruya da muhatap kalırsın.

Sana sorarlar o zaman neden bu kadar yol verdin diye.

Hangi kapalı kapılar ardında, hangi anlaşmalarla bu kadar büyütüldü cemaat diye.

Dün elinde listeyle Ankara’ da cemaatçilere kadro açmak için uğraşanların bu gün neden cemaat düşmanı olmak zorunda kaldıklarını anlat derler.

O meseleler bizi aşar dostum… Hem de çok aşar…

Bu işler hükümetlerin gizlilik ilkesinin kapsamı içine girer.

Sen bir rüşvet skandalı var, oraya bak.

Bir Türk vatandaşı olarak bunu her kim yaptıysa, bundan sonra da yapacaksa onu engellemek için üzerine düşen görevi yap.

Sahiplenmen gereken anlı-şanlı Bayrağımızın altında yaşayan milyonlarca vatandaşımızın hak ve hukukudur.

İnsanlar gelip geçici, Allah c.c Baki’ dir.

Onun nehyettiği işleri yapanları korumak evvela ona isyandır.

Sahiplenmen gerekiyorsa bizlere hayat rehberi olarak sunduğu Kuran-I Kerimi’ in içindeki emir ve yasakları sahiplen.

O’nun emir ve yasaklarına uyduğuna iman ettiğin bir şahsiyete sahip çıktığına inanıyorsan eğer onun da kimlere sahip çıkıp çıkmadığına bak.

Ölçü belli… Yeni ölçüler icat etmeye gerek yok…

Nasıl ki elleri semaya açıp lanetler-beddualar yağdırmaya gerek olmadığı gibi.

Kalın sağlıcakla…

Gerçek Kocaeli - 23/12/2013 - 09:00

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.