Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

20Ağu/120

Hidayet Camii – 5

15

Sirkeci’de Arabalı Vapurdan inince, iftara yeteri zaman bulunduğu için Süleymaniye Külliyesine yürüyerek gitmeye karar verdik.

İstanbul Ticaret Odasının arka sokağından giderken önümüze Hidayet Camii çıktı.

16Hidayet Camiinin alt katı

15Dr. Mithat Bora Bulut, Av. Ruhittin Sönmez, Yunus Özen

17Hidayet Camiinin binalar arasına sıkışan minaresi

Vallaury'den Hidayet Camisi

Eminönü'nde iki büyük binanın arasında sıkışmış, arkasında kalmış; kutuda saklı bir mücevher gibi..

Arapçadaki ''hidayet'' sözcüğü Türkçede yol gösterme, doğru yolu arama, doğru yola girme, Tanrı tarafından kişinin kalbine ilham olunan doğru yolu arama isteği gibi anlamlara geldiğine göre demek ki yoldan çıkma durumu da var! Eğer yoldan çıkılan yeri tarif etmek gerekirse bugün için Eminönü'nde Yalı Köşkü Caddesi ile Şeyhülislam Hayri Efendi Caddesi'nin kesiştiği köşe oluyor. Daha kolay bir tarifle, Eminönü kıyısından baktığınızda İstanbul Ticaret Odası'nın yeni binasının arkası. İşte burası Hidayet Camisi!

19. yüzyılın başında burada balıkçılar yaşarmış. Balıkçılar galiba yaşam biçimleriyle ''doğru yol'' dan çıkmış. Balıkçılar doğru yoldan nasıl çıkar?
Şarapla.

İlk cami ahşap
Rivayet o ki Sultan II. Mahmut , bizzat gelip vaziyeti görmüş ve balıkçıların barakalarını yıktırıp yerine ahşap bir cami yaptırmış. Caminin adına da işte bu nedenle ''Hidayet'' demiş.

Oysa II. Mahmut iyi içki içen biri... Hatta ''iptila'' halinde içen bir ''müptela'' bile denebilir... Zaten tarihçiler içki yüzünden asabının giderek bozulduğunu yazıyor.

Adı üstünde sultan... İsterse fıçıyla içer, isterse başkalarına yudumunu yasaklar!

Hidayet Camisi'nin ahşap olarak yapım tarihi 1809.

31 yıl saltanat sürecek II. Mahmut'un saltanatının ikinci yılında yapılmış.

Rivayet de olsa gerçek de olsa II. Mahmut'un sarayından çıkıp balıkçı barınaklarını gezmesi, durumu yerinde incelemesi ve ondan sonra ''Buraya bir cami yapıla'' demesi aslında ilginç bir durum!

Bu durum, II. Mehmet 'in İstanbul'u almasıyla Hızır Çelebi 'nin de Osmanlı'nın ilk belediye başkanı olarak göreve başladığını biraz yalanlıyor... 19. yüzyılın başında bile nereye ne yapılacağına mahalleleri gezen sultan karar veriyorsa o zaman Osmanlı'nın ''şehremini'' ne iş yapıyor? II. Mahmut'un yaptırdığı Hamidiye Camisi'nden günümüze kala kala avluya giriş kapısı kalmış. Ahşap caminin yerine aynı adla yenisini yaptıran II. Abdülhamit olmuş... Bugünkü cami 1887 yılından kalma, mimarı da Alexandre Vallaury .

Sanayi-i Nefise Mektebi'nin projesini çizip mimarlık bölümünü kuran Vallaury, İstanbul'da doğmuş Fransız asıllı bir Levanten... Karaköy'deki Osmanlı Bankası ve Yeni Karaköy Hanı, Cağaloğlu'ndaki Düyunu Umumiye, Tepebaşı'ndaki Pera Palas, Haydarpaşa'daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, Gülhane'deki Arkeoloji Müzesi, Beyoğlu'nndaki Tokatlıyan Oteli Vallaury'nin eserlerinden birkaçı. Doğrusu, İstanbul'a Mimar Sinan kadar emeği geçmiş... Osman Hamdi Bey , onu ''mimar-ı şehir'' olarak tanımlıyor.

Alexandre Vallaury'nin mimari tarz olarak geleneksel Türk mimarisini ''Beaux- Arts'' disiplini içinde yorumladığını söylüyor mimarlar...

Vallaury'nin, Hidayet Camisi'ni yaparken Osmanlı mimarisinin yanına Magrip veya Mısır'dan esintiler eklediği, ''oryantalizm'' modasına uyduğu söyleniyor. İş yoruma gelince Vallaury'nin İstanbul'daki anıtsal eserleri arasında Hidayet Camisi'ni mimari bakımdan pek başarılı saymayanlar da bulunuyor...

Üst üste sanki iki cami!

Cami, yoldan yani avludan en az üç metre yukarıda. Merdivenle çıkılıyor.

Basamaklar kısacık minarenin yanından kıvrılıyor.

Giriş sahanlığı sonradan camekânla kapatılmış.

Ahşap ağırlıklı ve düz tavanlı küçük bir son cemaat yerinden ana mekâna geçiliyor. Ana mekân kare bir alan. Yüksek bir tavan. Tepede tek bir kubbe. Osmanlı camilerinde alışılmadık tarzda sivri bir kubbe. Kubbenin alt kenarları pencere, pencere, pencere...

Ama asıl iki büyük pencere karşılıklı iki duvarda. Vitrayla süslenmiş pencerelerin üste doğru kıvrılarak sivrilen biçimi Magrip kadar Hindistan'a da götürüyor insanı.

Caminin iç süslemeleri kalem işi. Çini kullanılmamış.

Çiniler, alt kattaki camide!

Hidayet Camisi bir bakıma iki cami... Cami, zeminden yüksekte inşa edildiği için zaman içinde alttaki boşluk işyerlerine dönüşmüş. Bir bankanın deposu olmuş, nakliyeciler büro açmış...

Alt kat boşaltılarak 1992 yılında camiye çevrilmiş. Gerekçe, tarihi camide cumaları yer kalmaması.

Fakat bugün cuma namazı dışında bütün namazlar alt kattaki ''cami'' de kılınıyor; tarihi cami cumadan cumaya açılıyor.

Belki de iyi oluyor. Çünkü, Hidayet Camisi'nin onarılması gerekiyor... 17 Ağustos 1999'da ta Gölcük'te patlayan depremin çatlattığı duvarların ne kadar daha dayanacağını Allah biliyor!

Vallaury, 1894'teki İstanbul depreminden sonra kurulan komisyonda görev almış. Hidayet Camisi o sıra 7 yıllık olmalı. Caminin büyük depremi atlattığı belli. Ama yüz yıl sonraki durumu meçhul...

Eminönü'nden bakınca Yeni Cami bütün heybetiyle kendini gösterirken az ötesindeki Hidayet Camisi, İstanbul Ticaret Odası'nın restore edip taşındığı yeni binasının arkasına saklanmış duruyor. Bu binayı 20. yüzyılın başında İstanbul'u işgal eden yabancı kuvvetlerden Fransızlar hapishane olarak kullanmıştı.

O yıllarda acaba işgalci Fransız askerleri Hidayet Camisi'ni ne yaptılar?

İbadete açık mı bıraktılar yoksa cezaevinin bahçesine kadar giren camiyi güvenlik açısından kapattılar mı?

Cumhuriyetle açıldı
21. yüzyılda işgal edilen Bağdat'ı düşünün... Amerikalıların cezaevine dönüştürdüğü binanın bahçesinde bir cami olsun... Amerikan askerlerinin can güvenliğini sağlamak ve esir Iraklıları direnişçi halktan olabildiğince uzak tutmak için camiyi değil mahalleyi kapatırlar alimallah!

Fransızlar da Hidayet Camisi'ni kapatmış olmalı.. çünkü Cumhuriyetin ilk yıllarında cami kapalıymış. Bir süre deri deposu olarak kullanılmış. Camiyi yeniden ibadete açan yine Cumhuriyet olmuş.

Hidayet Camisi'ni çevreleyip kapatan binalardan biri de kapatılan Emlak Bankası'nın şube olarak kullandığı ve şu sıralar bir kısmı Rekabet Kurumu'na verilen başka bir bina.

Hidayet Camisi iki büyük yapının arasında sıkışıp kalmış. Kutunun içinde küçük bir mücevher gibi.

Büyük binaların arasında kaldığı için ortalıkta pek görünmüyor Hidayet Camisi...

"http://v3.arkitera.com/v1/haberler/2004/01/26/vallaury.jpg" width=466 height=295>

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.