Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

28Ara/180

NEREDEEEN NEREYE… / Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sNEREDEEEN NEREYE... / Ruhittin SÖNMEZ

Kadere bak.. Kimleeer kimlerle beraber yan yana geliyor? Aaahhh ahh.. Neredeeen nereye.. Ne oldum deme ne olacağım de…”

Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın mitinglerde sıkça söylediği bu sözleri üzerinden düşünmenin tam zamanıdır. Çünkü 2018 yılı bitiyor, yeni yıla girerken “Neredeeen nereye” doğru gittiğimize bakmak için bir fırsattır.

Önce ekonomide nereden nereye geldik, bir bakalım:

***

HARCADIKLARI PARA

Son 16 yılda 2,2 Trilyon $'ı vergi olmak üzere, toplam 3,5 Trilyon $'lık kaynak kullandılar. Ama sadece 100 milyar $ harcadığımız "yollar, köprüler, tüneller, hastaneler, havaalanları" ile övünmekteler.

***

VERDİKLERİ AÇIK

16 yılda Dünyada yaşanan bol ve ucuz para döneminden faydalanarak, kurları düşük tutup, 1 Trilyon $'lık dış ticaret açığı ve 625 milyar $'lık da cari açık verdirdiler. Ve milleti "hane halkı" olarak 585 milyar TL bankalara borçlandırdılar. Toplumu çılgınlar gibi tüketime alıştırdılar.

***

YANDAŞ KAYIRMANIN BOYUTU

Sadece İstanbul’da 70 markalı İnşaat firmasına "imar değişikliği" ile 240 milyar TL'lik vergisiz kaynak aktarmayı başararak, "yeni kaynak yaratmada" eşsiz bir model (!) ortaya koydular.

Yine sadece 30 tane "yandaş firmaya" dışarıdan borç olarak aldığımız 123 milyar $'la YİD ve KÖİ projeleri vererek, gelir ve kaynak çeşitlemesinde (!) herkese örnek oldular..

***

FAİZ LOBİSİNİN BELİ

2002'de 130 milyar $ olan dış borcu 485 milyar $'a çıkararak ve sadece bu borçlara karşılık 160 milyar $ faiz ödeyerek, "faiz lobisinin" belini kırdılar.(!)

Sadece iç borç faizi olarak merkezi hükümet bütçesine 2019 yılında 117 milyar TL kaynak, toplam yatırımlara ise 63 milyar TL kaynak ayırdılar.

***

SOSYAL ADALET

En zengin yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay önceki yıla göre 0,2 puan artarak yüzde 47,4’e çıktı. Nüfusun yüzde 20’si toplam gelirin yaklaşık yarısını kazanırken en yoksul yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 6,3 oldu. (Kaynak: TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2017)

Yani artık zengin daha zengin.. Fakir daha fakir oldu.

Türkiye’yi dolar milyarderleri sıralamasında dünya 14.'sü yaparak, fakir-fukaranın, garip-gurabânın gururlanmasını sağladılar(!) Fakat ülkemizi kişi başına gelir sıralamasında Dünyada 78. Sıradan yukarı çıkaramadılar.

Bankalardaki toplam 2,2 Trilyon TL'lik mevduatın % 54'ü sadece 190 bin hesap sahibine, geri kalan % 46'sı ise 35 milyon hesap sahibine ait olmasını sağladılar. Gelir dağılımı nasıl düzeltilirmiş, dosta-düşmana gösterdiler.(!)

İşsizlik rakamını 6 milyon 350 bin yerine, 3.750.000 olarak ilân ederek, istatistik bilimine takla attırdılar.

***

YOLSUZLUKLAR

3 Y’yi yani “Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasakları kaldıracağız” dediler…

“Günah işleme özgürlüğünü” keşfettiler. “Mücahit olduklarını söylüyorlardı, önce müteahhit, sonra da her şeye müsait hale geldiler..”

Ayakkabı kutularındaki dövizleri, yatak odalarındaki para kasalarını ve sıfırlanan para depolarını bile örtmeyi, hatta buradan yeni zaferler çıkarmayı bildiler.

Ulaşamadıkları hazlara “murdar” deyip, o hazlara ulaşınca, “kasa, masa ve nisa” yani “para, makam ve kadın” konusu ile imtihanı kaybettiklerini itiraf ettiler. Yine kazandılar.

***

ŞEHİRLERİMİZE İHANET

16 yılda sadece 55 milyar $'lık AVM inşa ederek ve buralarda satılan ürünlerin % 70'i yabancı olan markalarla millete sahte Cennet yaşattılar. En büyük belediyelerin başına seçtirdikleri adamların başarısızlıklarını, yolsuzluklarını örtemeyince, “metal yorgunluğu” bahanesiyle görevden aldılar.

Ülkenin üretime yönelmesi gereken bütün kaynaklarını inşaata ayırdılar. Tarımı öldürdüler, köylüleri şehirlere taşıdılar. Şehirleri betona boğdular. “Şehirlerimize ihanet ettik” diye itiraf ettiler. Çözüm için “yatay mimari” ve “millet bahçeleri” vaat ettiler.

Bütün bunlara rağmen “belediyeleri en iyi biz yönetiriz” demeye devam ettiler..

(NOT: Ekonomik veriler için Rubil Gökdemir’e teşekkür ederim.)

**************************************

KİMLEEER KİMLERLE İDİ?

AKP iktidarı 17. Yılında. Bu dönemde “kimleeer kimlerle beraber olmuş?” bir bakalım:

THE CEMAAT’TEN FETÖ’YE

2002’de iktidara geldikten sonra “The Cemaat” ile birlikte devleti dönüştürdüler. Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları ile tasfiye ettikleri vatanseverler yerine, TSK ve yargı dâhil bütün kritik kurumları FETÖ’cülerle doldurdular. 15 Temmuz darbesine kadar ne istedilerse verdiler, semirttiler.

17/25 Aralık olayları ile menfaat çatışması olunca “Rabbim bizi affetsin, aldatıldık” dediler.

Sonra da kendilerinden olmayan herkesi “FETÖcü” olmakla suçladılar.

***

PKK İLE ÇÖZÜM SÜRECİ

“PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim” dedi. Pkk’nın İmralı’daki çatebaşı ile Türk devletini eşit şartlarda müzakere ettirdiler. Oslo’da, Habur’da yaşanan rezaletlerden sonra Diyarbakır meydanında çetebaşının mektubunu bir milyon kişi huzurunda okuttular.

“PKK Bağımsız Kürdistan için silah kullanabilir.” “Abdullah Öcalan Ortadoğu'da Türkiye'nin önünü açıyor.” “Öcalan ideolojik olarak gerçekten bir rehber ve lider… O dünya çapında bir problemin taşıyıcısı, lideri ve bu sorunu çözerse tarihe geçecek bir insan” dediler.

“PKK terör örgütü değildir. Öcalan'a terörist demek, denize 'göl' demek gibi bir şey: Bir Kürt ulusalcısı olarak, siyasi amacına ulaşmak için şiddeti kullanan bir politikacıdır Apo” demeye utanmadılar.

Dolmabahçe Sarayında “çetebaşının” mektubunu “mutabakat metni” olarak okudular. Şehirlerin, yolların tuzak bombalar ve silahlarla doldurulmasına göz yumdular.

Sonra PKK’nın kendilerini aldattığını itiraf ettiler. Şehirlerde hendek savaşlarında, yollara kurulan tuzaklarda bine yakın askerimiz ve vatandaşımız şehit oldu.

***

KURTULMUŞ, SOYLU, BAHÇELİ

Tayyip Erdoğan kendisine en şiddetli eleştirileri yapan rakiplerini yanına çekmekte çok başarılı oldu. Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu bütün eleştirilerini unuttu. Erdoğan’ın en güvendiği, en sadık yardımcıları oldu.

En sert eleştiri kategorisinde birinciliği kimseye kaptırmayan Devlet Bahçeli de, ne olduysa birden 180 derece dönüş yaptı. Bütün kritik siyasal hamlelerde Erdoğan’ın önünü açan kişi oldu. O şimdi muhalefete muhalefet etmekten sorumlu muhalif parti başkanı olarak, Erdoğan’ın en kıymetli partneri durumunda.

“Kadere bak.. Kimleeer kimlerle beraber yan yana geliyor?”

27.12.2018

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.