Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

5Tem/180

Azerbaycan’ın Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu – Dr. Einur KAZIMLI

IIK1_Manset2_jpg_2018_27_6_a52d7bb2-1de7-48a8-99c1-0a02db04b53cAzerbaycanın Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu – Dr. Einur KAZIMLI Kafkas Ü. / Azerbaycan

1. Güney Kafkasya’nın Öncelikli Jeopolitik Özellikleri
Güney Kafkasya stratejik konumu itibariyle, tarih boyunca bölgenin güçlü devletleri arasında nüfus dairesine sokulması için mücadele alanı olmuştur.

SSCB döneminde bölge tamamen SSCB’nin kontrolünde bulunduğu için, dünyaya kapalı hale getirilmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru, SSCB’nin dağılmasından sonra bu bölge dünya için yeniden cazibe haline gelmiştir.

Güney Kafkasya’nın jeopolitik önemi hem onun doğal kaynakları, hem de coğrafi konumu ile bağlıdır. Şöyle ki, Güney Kafkasya Avrupa ve Asya gibi iki farklı kıtayı birleştirdiği gibi, iki farklı medeniyetin de kavuştuğu bölgedir. SSCB’nin dağılmasından sonra, siyasi, ekonomik, askeri ve ideolojik önemi nedeniyle, bölge tekrar uluslararası ilgi odağına dönüşmüştür.

Güney Kafkasya İslam ve Hristiyan medeni değerlerini taşıyan bölgedir. Bilgenin uzun yıllar Rusya denetiminde olması, ona kendine has özellikler kazandırmıştır. Şöyle ki, hem Çar Rusya’sı döneminde, hem de SSCB döneminde bu bölgede yaşayan halkların modern eğitim sürecine tabi tutulması, bölgenin sanayileşmesi toplumsal değerlerin de modernleşmesine neden olmuştur.

Günümüzde toplumunun önemli kesiminin Müslüman olmasına rağmen, dini fanatik akımların ciddi destek bulmamasının başlıca sebebi budur. Bunun yansıra, eğitim oranının yüksek olması farlı kültürel ve dini değerlere sahip insanların bir arada, barışçıl ortamda yaşayabilmesine yol açmıştır. Dini toleranslığın, kültürel uyumun sağlanması ve başarılı olması bölgede kalıcı barışın sağlanması için çok önemlidir.

Güney Kafkasya’nın coğrafi konumu ona Avro-Atlantik mekân için stratejik önem kazandırmaktadır. Şöyle ki, bölgenin Orta Doğu bölgesi ile komşu olması; Rusya’nın uzun yıllar boyu yayılmacı politika izlemesi; Avrupa’nın kendi ekonomik ve askeri güvenliğini sağlama ihtiyacı duyması; ABD’nin küresel çıkarları Avro-Atlantik mekânı bölge ülkeleri ile farklı yönlerde işbirliği yapmaya itmiştir.

Batıda bu konuda çeşitli jeopolitik teoriler de üretilmiştir.

Güney Kafkasya Avro-Atlantik devletler için Aralık denizi - Karadeniz - Hazar denizi ve buradan da Çin’e kadar uzanabilecek güvenlik ve işbirliği koridorunun önemli bir kısmıdır. Bu açıdan bakılınca, batılı devletler Güney Kafkasya’nın ekonomik, toplumsal ve siyasal değerler bakımından Avrupa ailesinin içinde yer almasında istekli görünmektedir. Bu yönde işbirliğini öngören “Avrupa Komşuluk Politikası”, “Doğu Ortaklığı Politikası” ve birçok ekonomik nitelikli programlar uygulanmaktadır.

2. Azerbaycan’ın Öncelikli Jeopolitik Özellikleri
Azerbaycan coğrafi açıdan Güney Kafkasya’nın parçası olarak Orta Doğu, Avrupa ve Asya’nın kesişmesinde yerleşmektedir. Böyle bir coğrafi konumda yerleşmiş olması Azerbaycan’ın jeopolitik önemini artırmakta, onu bölgede ekonomik ve siyasal güce dönüştürmektedir.

Buna olanak tanıyan bazı jeopolitik değerler enerji kaynakları, güvenli enerji ve transit taşıma olanakları, askeri stratejik konum, bölgesel entegrasyona olanak veren toplumsal ve kültürel değerler, politik ve ekonomik yapı ve demografik nitelik önemli jeopolitik elementlerdir. Bunların bir kısmı daha çok uluslararası ve bölgesel, diğer kısmı ise ulusal boyutta belirleyici niteliğe sahiptir.

Günümüzde Azerbaycan jeopolitik imkânlarına dayanarak Avro Atlantik, Uzak ve Orta Doğu ülkeleri ve Rusya ile çeşitli alanlarda kapsamlı işbirliği yapmaktadır. Bu işbirliği bölgesel ve uluslararası nitelikli önemli projeleri içermektedir.

2.1 Enerji Kaynakları
Hazar havzası zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahiptir. Bölgenin 200 milyar varil düzeyinde petrol rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktar, dünya potansiyel petrol rezervinin %10’una denk gelmektedir.

Kaynakların önemli kısmı Hazar’ın Azerbaycan’a ait kısmında bulunmaktadır. Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait olan 78.800 km2’lik alanında 60 ila 200 metre derinliklerde toplam 8 milyar varil petrol ve 4-8 milyar tonluk hidrokarbon rezervi bulunmaktadır.

Tarihte de enerji amili jeopolitik değer olarak büyük ekonomik ve politik öneme sahip olmuştur. Bakü Çar Rusya’sı döneminden itibaren petrol sanayisi ile ün kazanmıştır. Birinci Dünya savaşından sonra özellikle Büyük Britanya Bakü petrollerine özel ilgi duymuş ve bir takım ekonomik ve politik girişimlerde bulunmuştur.

1918-1920 yıllarında var olmuş bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti petrolün jeopolitik değeri nedeniyle, batıdan ciddi destek görmüştür. Fakat SSCB kurulduktan sonra bütün petrol kaynakları Moskova merkezli yönetilmeye başlanmıştır.

SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını tekrar elde etmiş Azerbaycan Cumhuriyeti halen jeopolitik önemini koruyan petrol ve doğal gaz rezervuarını hem ekonomik, hem de bağımsızlığının güvencesi gibi kullanmak istemiştir. Bu amaçla 20 Eylül 1994 yılında Hazarın Azerbaycan kısmında yerleşen «Azeri», «Çırak», «Güneşli» yataklarının ortak işletilmesini içeren antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşma Azerbaycan için taşımış olduğu öneme binaen “Yüzyılın Antlaşması” adlandırılmıştır.

Antlaşmaya 8 devletinin (Azerbaycan, ABD, Büyük Britanya, Rusya, Türkiye, Norveç, Japonya ve Suudi Arabistan) 13 en büyük şirketi (Amoko, BP, MakDermott, Yunokal, ARDNŞ, LUKoyl, Statoyl, Ekson, Türkiye Petrolleri, Penzoyl, İtoçu, Remko, Delta) katılmıştır.

Böylece Azerbaycan yeni bağımsızlık döneminde ekonomik kalkınmasına ve bağımsızlığının pekişmesine katkı sağlayacak başarılı petrol stratejisi izlemeye başlamıştır. Bütünlükte dünyanın 14 ülkesinden 30 büyük petrol şirketi ile 19 petrol anlaşması imzalamıştır. Bu çerçevede yapılacak toplam yatırım tutarı yaklaşık 60,9 milyar ABD doları, toplam rezerv ise 1,6 milyar ton petrol, 1,3 trilyon m3 doğal gazdır. Her yıl ortalama 50-60 milyon ton petrol, 14-15 milyar m3 doğal gaz üretilmektedir.

2.2 Ulaştırma Koridorları ve Projeleri
Azerbaycan iki önemli uluslararası ulaşım koridorunun kesişme noktasında yerleşir. Bunlar “Doğu-Batı” ve “Kuzey-Güney” ulaştırma koridorlarıdır. Bu koridorlar yüklerin ve yolcuların İskandinav ülkelerinden Basra Körfezine ve Hint okyanusuna kadar; Avrupa’dan Orta Asya’ya ve Çin’e kadar taşıma imkânları vermektedir. Bu olanaklar Avrupa ve Asya kıtaları arasında ulaştırma ağının daha güvenilir hale getirilmesine stratejik katkı sağlamakla birlikte, Azerbaycan için hem de büyük ekonomik öneme sahiptir.

Avrupa ve Orta Asya arasında taşımacılık alanında alternatiflik, rekabete dayanıklılık ve güvenliğin sağlanması amacıyla kurulan TRASEKA programı için girişimci Azerbaycan tarafı olmuş ve 1998 yılında kurucu antlaşma Bakü’de imzalanmıştır. Avrupa Birliği’nin ve 13 bölge ülkesinin desteğini kazanan TRASEKA programı, Avrupa ve Asya arasında büyük ölçüde Rusya üzerinden yapılan taşımacılığa alternatif olabilecek tarihi İpek Yolunun tekrar onarılması öngörmektedir.

Bu program Azerbaycan’a ekonomik katkılarla birlikte, önemli politik kazanımlar da sağlamaktadır. Azerbaycan tarafı komşu ülkelerle birlikte bu koridorun geliştirilmesine yönelik büyük projeler gerçekleştirmektedir.

http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/51267/azerbaycanin_jeopolitik_konumu_ve_karabag_sorunu

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.