Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

24Eki/170

İZ BIRAKIP GÖNÜL ADAMI OLMAK – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2İZ BIRAKIP GÖNÜL ADAMI OLMAK - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

İz bırakmadan olunmuyor gönül adamı, devlet adamı ve millet adamı.

Mutlaka iz bırakacaksınız.

Ahsen Okyar işte böyle biri.

Sadece tebessümü bile iz bırakmaya yetiyor da artıyor bile.

İnanç sahipleri iyi bilirler tebessümün sadaka hükmünde olduğunu.

Ahsen Okyar her an sadaka veriyor mütebessimliğiyle.. evinde, sokakta, işyerinde konuşurken, yürürken, otururken hep öyle tebessüm ediyor.

Dahası var, bırakın kahkahayı, mizahı, gülmeyi iyice unuttuk. Toplumumuzun böylesine tebessüme o kadar ihtiyacı var ki günümüzde sormayın. Siz siz olun hiç olmazsa tebessüm etmeyi ihmal etmeyin.

ÖNCELİKTE TERCİH

Kocaeli Kandıralı Ahsen Okyar benim 30 yıldan fazla arkadaşım, dostum, ülküdaşım ve gönüldaşım, memleket meselelerinde dert ortağım, yoldaşım.

Kilis’te bulunduğum sırada yarınlara ümitle bakmamıza referans olabilecek “insana dost, fikre dost” organizasyonlar yapan bir başka genç dostum İzmit’ten Hasan Uzunhasanoğlu aradı. “Ağabey Akça Koca Kültür Platformu(2014) olarak “Günümüze ve geleceğe iz bırakan gönül adamı Ahsen Okyar’a Vefa Toplantısı” düzenliyoruz, sizi de aramızda görmek isteriz!” der demez duygulandım. “Elbette” dedim. Kilis’teki temaslarımı yarıda bırakarak soluğu önce İstanbul, sonra İzmit’te aldım. Aynı gün yazıişleri müdürlüğünü yaptığım Haftalık İttihat Gazetesinin kuruluşunun 50. Yılı etkinlikleri, Sütlüce Haliç Kongre Merkezinde Değerler Kongresi, Türkocağı, MTTB ve Birlik Vakfının değişik programları vardı. Tümüne çağrıldı ve davetliydim. Tercihimi Ahsen Oktar kardeşimden yana kullandım.

Ahsen Okyar(1955) ilk, orta ve lise tahsilini memleketi İzmit’te yapmış. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini bitirmiş(1978). Bir yıl sonra Kore Gazisi Saadettin Baykara’ya damat olmuş. Fedakar Hanımefendi eşi Nursel Hanımdan Burak, Muhsin Murat, Neslihan ve Zeynep Gökçen adında çocukları olmuş. Ahmet, Tuna ve Mete adında üç torun sahibi Ahsen Okyar ayrıca.

1980 Askeri darbesinde SEKA’da memur olarak çalışıyor. Dört yıl tamamlanınca Selüloz İş Sendikası’nda mali danışman olarak geçiyor. Bir yıl çalıştıktan sonra da İzmit Belediyesi’nde göreve başlıyor.

MUHASEBECİ, MALİ MÜŞAVİR, BAĞIMSIZ DENETÇİ BİR AYDIN

Buraya kadar rutin bir hayat çizgisi mevcut. Ancak meslek yasası çıkınca serbest muhasebeci, mali müşavir ve bağımsız denetçi olarak kendi müessesinin başına geçmiş. Meslek örgütleri İzmit Ticaret Odası, KSMMMO’da meclis başkan vekilliği görevinde de bulunmuş. Bütün bunlar yaşanırken İstanbul dışında kurulan Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın kurucusu ve sonra başkanı oluyor. Benim tanımakla mutlu olduğum yıllar bu dönemdir. Merhum Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın genel başkanı olduğu İstanbul Aydınlar Ocağı vasıtasıyla tanıdım Ahsen Okyar’ı. Sürekli mütebessim bir çehreye sahip. Tane tane konuşan sade ve güzel Türkçemiz ile toplum ve ülke meselelerine yorum getiriyor, analizler yapıyordu.

Bu yönüyle bir kültür adamıydı. Memleket meselelerine gönül vermiş, çözüm arayan bir aydınımızdı. Dostluğumuz böyle başladı. Hala da devam ediyor. Tebessümü de yüzünden hiç eksik etmiyor.

Kendisiyle yurtiçi ve dışı yol arkadaşlığımız oldu. Ortak dostlarımızın sayısı giderek arttı. Türkiye’nin muhtelif illerindeki çoğu etkinliklerde birlikte olduk. Sanatçı bir yanı var; Fotoğrafçılık. Benim de çok sayıda fotoğrafımı çekmiştir. Bazılarından haberim yoktu, yayınlanınca gördüm. Hala kullandığım bazı resimlerde Ahsen Okyar imzası vardır. Acıları ve mutlulukları paylaşmada üzerine yoktur diyebilirim. Sizi hiç yalnız bırakmaz. Dostları birbiriyle tanıştırmada da mahirdir.

YA VEDUT İSMİNİN YANSIMASI

Başkent Ankara’ya geldiğinde bir vesileyle yine hepimizi bir araya toplayarak fikri, siyasi ve gündem ile alakalı konuşmalar yapmamızı sağlardı. Sonra da bunu kendi sitesinde veya İzmit’teki medyada yahut Aydınlar Ocağının yayını olarak mütevazi bir kitap haline getirir, size bizzat iletir veya gönderirdi. Mükrim bir insandı. Belki de esmaül hüsna dediğimiz rabbimizin 99 isminden “Ya Vedut”un bir yansımasıydı. Ya Vedut sevgi zinciri olarak bilinir, gönül adamı olarak kullanılabilir. Sevilmeye çok layık olan biçiminde de tercüme edilir.

Ahsen Okyar dostlarına vefalıdır. Hizmet ehline de öyle. Fikir üreten, sorunlara çözüm arayan saygın aydınlarımıza da sıcak. Yazar Mustafa Yazgan’a, devlet adamlığıyla öne çıkan Dr. Metin Eriş’e, Avukat Zeki Hacıibrahimoğlu’na vefa geceleri düzenlemiştir hatırladığım kadarıyla.

Bütün bunlar fedakarlık isterdi. Bu da genelde hanımlara yüklenirdi. Sanırım Nursel Hanım da böyle biri. Çünkü evin beyi, arkadaşlarından, dostlarından, sivil toplumdan, kültürel, sanatsal ve medeniyet hareketinden vakit ayırıp da ne zaman eve gelecek kimse bilemezdi.

ŞEHİRLERİMİZE İHANET EDİLİYOR

Şahlanış Hareketi Lideri Murat Altun ve Genel Başkanı Mehmet Mahmut Yıldız, yardımcıları Şükran Özer ve Ercan Kaya ile birlikte İzmit’e gittik. İzmit’i de İstanbul’a dönüştürmüş yerel yöneticiler!? Çünkü trafik felç, yollar kafi gelmiyor, sürekli gökdelen ve AVM’lerle kentlerimizi yönetenler hala vehameti fark etmiyorlar maalesef. “Torunlarımıza nasıl şehirler bırakacağız” düşünemiyorlar bile?! Akıllı telefonuma ajans haberleri geçmeye başladı yolda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsünde Uluslararası Şehir ve Sivil toplum Kuruluşları Zirvesi’nde konuşmuş.

Özetle demiş ki “Kadim şehirlerin en önemli güzelliği ana karakterini kaybetmeden , yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilemedik. Biz bu şehre ihanet ettik. Hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.” Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının bir yerinde de “Ben çocukluğumu arıyorum İstanbul’da” diyesiymiş. Çok haklı ve geç de kalınsa yerinde bir tespit. İstanbul’dan sonra diğer büyükşehirlerimiz gibi Kocaeli de bundan nasibini almış.

“SÖZ SIRASI GENÇLERDE”

İyi ki akıllı telefonlar var. Eski Gölcük yolu üzerindeki Emex oteli böylece rahat bulduk. Daha önce de burada birkaç programa katılmıştım. Akşam yemeğinden sonra toplandık. Salon ağzına kadar doluydu. Eskimezleri vardı da toplantıda günün siyasileri yoktu. İyi ki de gelmemişlerdi. Programı Eczacı Selçuk Aslan sundu. Kardeşi rahmetli Prof. Dr. Süleyman Aslan benim aziz bir dostumdu ve Anayasa Mahkemesi Üyesi iken çok genç yaşta(49) hakka yürümüştü. Nurlar içinde yatsın.

Önce Akça Koca Folklor Ekibi bir gösteri yaptı. Sonra konuşmalara geçildi. Mahalle ve sınıf arkadaşları konuştu. Ahsen Okyar Kocaeli’nde Ülkü Ocaklarını kurarken, Hukuk Fakültesi Öğrencisi Hüseyin Acurman da Devrimci Kültür Ocaklarını hayata geçiriyor. Bir zaman sonra iki memleketsever genç birbirlerini daha iyi anlıyor ve tuzaklara düşmeyerek dost oluyorlar. Avukat Hüseyin Acurman anlattı bunu toplantıda.

Ahsen Okyar’ın “Söz Sırası Gençlerde” programından insana yatırım yaptığı ortaya çıkıyor. Gençler görüşlerini demokratik bir ortamda anlatmaya çalışarak kendilerini yetiştiriyorlar. İşte o gençler de bu toplantıda konuştular. Onlardan biri de Dr. Ayşe Zeynep Turan’dı. O günleri yaşayarak anlattı hepimize ve Ahsen Amcasına.

BENZEMEZ KİMSE SANA!

Kandıralı Erol Köse(1934) eski CHP il Başkanlığı, İzmit milletvekilliği(1987-1991) ve belediye başkanlığı yapan bir devlet adamı. “Ben herkesin eskisiyim” diyen 83 yaşındaki aksakal Erol Köse “Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım/ Bakışından süzülen işvene kurban olayım/Lütfuna ermek için söyle perişan olayım/ Bakışından süzülen işvene kurban olayım” der demez bütün salon iştirak etti. Salon renklendi.

Yine eski milletvekillerinden(1991-1999) DYP’li İsmail Kalkandelen(1935) de vefa göstermişti bu toplantıya. Ancak Dr. Alaattin Büyükkaya, müziğe; kendisinin ve Ahsen Okyar’ın da çok sevdiği “Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk’ün Bayrağına/ Ah ölmeden görseydim düşebilsem toprağına” şarkısı ile devam etti. Eser akıllı telefondan yayınlandı. Bu eseri de herkes alkışlarla birlikte terennüm etti.

Bir başka sanatçı ve bestekar Kandıralı Amir Ateş(1942) ise Ahsen Okyar’a vefa toplantısındaydı. Ancak bir eser okumadı, Ahsen Okyar’ın güzelliklerinden bahsetti. Benim ismim de anons edilince, süpriz oldu doğrusu. Ahsen Okyar’ın medeniyet hareketi içinde gerçekleştirdiklerini hatırlattım, salonda sabırla programı izleyenlerin de yarınki Türkiye için bir ışık, bir umut, birer Ahsen Okyar olduklarını hatırlattım.

İZ BIRAKMAYA NE DERSİNİZ?

Çok sayıda konuşmacı vardı toplantıda. Dolu salondan programın sonuna kadar hiç ayrılmadı. Geç vakte kadar vefaya katkı verdi. Gönül adamı, aziz dostum Ahsen Okyar da teşekkür konuşmasında iyilik yapınca iyilik, kötülük yapınca kötülük görüldüğüne dikkat çekti, duyarlı olan bu günlerimizde dirlik ve düzenliğimizin devamını diledi. Eşi Nursel Hanıma, Şahlanış Hareketi Lideri Murat Altun bir buket çiçek sundu konuşmasının peşinden. Nursel Hanım da “Eşimi her gece çoluk çocuk acaba eve bugün nasıl gelecek diye bekledik. Ülkemiz zor ve sıkıntılı günlerden geçiyordu. Rabbime çok şükür bizleri bu günlere ulaştırdı.”

Günümüze ve Geleceğe İz Bırakan Gönül Adamı Ahsen Okyar’a Vefa Toplantısı’na ülkemizin muhtelif yerlerinden, özellikle bölge illerinden çok sayıda dostu, arkadaşı, gönüldaşı, ülküdaşı, yoldaşı, sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütleri temsilcileri ile hemşerileri gelmişti. Mustafakemalpaşa Aydınlar Ocağı’ndan Fuat Ergun ve eşi hanımefendi de toplantıdaydı. Bir başka aziz dostum Dr. Halil İbrahim Kahraman ve eşi hepimizi Seka Park’ta çaya ve sohbete davet etti. Ancak vakit çok geçti. Zaten İstanbul’a dönmemiz gecenin bir yarısı olacaktı. O zaman “ver elini İstanbul” dedik.

http://kentgazetesi.biz/iz-birakip-gonul-adami-olmak/

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.