Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
27Eki/200

Ali Topuz’dan Ümit Özdağ’a Siyaset Oyunları… / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuAli Topuz'dan Ümit Özdağ'a Siyaset Oyunları... / Mustafa KÜPÇÜ

1988 yılıydı.

Hürriyet Gazetesi’nde manşete çıkan haberde, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ali Topuz’un, İstanbul-Şişli’de, Mustafa Sarıgül’ün garajında kendi partisi hakkında yaptığı bir açıklama yer alıyordu.

Ali Topuz özetle; “SHP içinde aşırı solcular ve bölücüler var” diyordu!

Siz, bir partide üst düzeyde görevli olacaksınız ve partinizi çok yönlü yıpratabilecek bir açıklama yapacaksınız!

Bu olay üzerine SHP içinde önemli tartışmalar, ayrışmalar ve kopuşlar yaşandı. Vatandaş nezdinde de SHP oy yitirdi!

Yıllar sonra, İYİ Parti’de milletvekili olan Ümit Özdağ’ın, bir Televizyon programında, kendi partisinin İstanbul İl Başkanı hakkında “FETÖCÜ olduğu” açıklamaları, siyaset gündeminde önemli bir tartışma oluşturdu!

Bir zamanlar Fethullah Gülen’e biat eden, siyaset ve devlet yönetim kademelerinde etkin görevlerde olanların pek çoğu, yeniden siyasi ve idari görevlere getirilirken, bir muhalefet partisi milletvekilinin, siyasi iktidarın bu uygulamaları üzerine açıklama yapması gerekirken, kendi partisinin il başkanına yönelik iddialarda bulunması garip ve düşündürücü değil mi?

29Haz/200

Kurtuluşun önemli kahramanlarından Tercüman Ahmet… / Mustafa KÜPCÜ

img-3705   Kurtuluşun önemli kahramanlarından Tercüman Ahmet... / Mustafa KÜPCÜ

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda, büyükbabam, babaannem ve büyük dayımızdan, işgal yıllarındaki İzmit üzerine birçok yaşanmış olay dinledim. “Tercüman Ahmet” ismini ilk kez onlardan duydum. Sonra, ulaşabildiğim kaynaklardan O’nun hakkında daha çok bilgi edinmeye çalıştım. Bu bilgi kaynaklarımdan biri Ali Koç Demirören,diğeri Şakir Balkı ve son bilgi kaynağım da O’nun kızı Emel Çeviren oldu. 1977 yılında ise, “Kocaelililer Derneği-İzmit Derneği’nin yayınladığı “Tercüman Ahmet Fuat Bey” adlı toplam 8 sayfalık kitapçıkla, bu güzel insanı daha ayrıntılı olarak tanıma olanağı buldum.

İzmit’in işgal yıllarında pek çok İzmitlinin yaşamını kurtaran bir kahramandı Tercüman Ahmet. Bu yazımı, özellikle “bu günün İzmitli gençleri” için yazıyorum. Günümüz gençlerine İzmit ve Kurtuluş Savaşı tarihinin yeterince anlatılamadığı kaygısı içindeyim. Yanılıyor olmayı dilerim.

20Oca/200

KANDIRA’NIN ÇİLESİ BİTMEYECEK Mİ? – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuKANDIRA’NIN ÇİLESİ BİTMEYECEK Mİ? – Mustafa KÜPÇÜ

Kandıra, annemin doğup büyüdüğü, çocukluk yıllarımın “mutlu kasabası” idi.

Toprağı bereketli, insanları çalışkan ve üretkendi. Keten, mısır ve ayçiçeği başta olmak üzere birçok ürün yetişirdi. Rahmetli anneannemin “keten tokaçlaması” hala gözlerinde ve belleğimde canlanır. O’nun “düzen” dediği tezgahta ürettiği keten bezinden çarşaflar, iç çamaşırları ile bir ömür yaşadık.

Kandıra’nın “manda sütü” karışımlı yoğurdu, peyniri tüm ülkede bir “marka” idi. Hindi denince akla “Kandıra Hindisi” gelirdi.

Türk sinemasının bir klasiği olan “BEYAZ MENDİL” Kandıra’da çekilmişti. Rahmetli Ömer Evin, bu filmde Fikret Hakan’ın yakın arkadaşı rolündeki başarısıyla anılır.

Kandıra’lıların “Yaşama keyfi” vardı. Özellikle yaz akşamları mahalle aralarında kurulan sofralar klarnet sesleriyle süslenirdi. “Kısır Geceleri” ile komşular bir araya gelirdi. Düğünlerin vazgeçilmesi “HEYAMOLA” alaylarını unutmak mümkün mü?

23Şub/180

DOSTLARI YİTİRDİĞİMİZDE ANIMSIYORUZ DOSTLARI!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuDOSTLARI YİTİRDİĞİMİZDE ANIMSIYORUZ DOSTLARI!.. / Mustafa KÜPÇÜ

“Değişim ve gelişim” doğanın ve insanın temel yasası.

Doğayı “ihtirasları uğruna” kirleten, yok eden insan, hızla ve büyük bir aymazlıkla kendi sonunu hazırlıyor!

Doyduğu toprakları, gölleri, nehirleri, denizleri yok ediyor; onlarla birlikte tükendiğinin ayırtına varamadan!

Doğa ile birlikte “doğal ve insanca” olan yaşam biçimini de yok ediyor!

Yabancılaşıyor;

kentli insanına, komşusuna, akrabasına, kardeşine ve hatta kendisine!

Gitgide unutuyor yaşadığı güzellikleri. Ya da öyle sanıyor!

Sonra bir gün, “eski bir dostun” ölüm haberi bir cami avlusunda buluşturuyor eski dostları!

Sıradan “başsağlığı dilekleri” ve sonra eski dostlar yüz yüze geliyor!

- Neredesin?

- Ne zamandır görüşemiyoruz?

- Sağlığın nasıl?

- Aaa, eşin mi öldü? Hiç duymadım!..

- Ah, neydi o yıllar…

Ve daha nice sıradan, yavan sözler!

Sanki, karşılıklı özür diliyoruz birbirimizden!

Bedensel olarak yitip giden dostlar vesile oluyor eski dostların bir araya gelmesine!

17Oca/180

Belediye otobüsüyle BİR YOLCULUK – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuBelediye otobüsüyle BİR YOLCULUK – Mustafa KÜPÇÜ

    Yaşam sürecimde 67 yılı geride bıraktım!

Yaşlılığın da güzel yönleri var elbette. Örneğin, dünya güzeli masum bir torun. O’nun sevgisi dünyalara bedel.

Sonra, “yaşamak için zaman” kalabiliyor; sakin, gürültüsüz ve hava kirliliğinin olmadığı bir ülke köşesinde, bahçesi olan küçük bir evde birkaç ay dinlenebilmek. Eski dostlarla çıkarsız ilişkileri sürdürebilmek.

Ne öğrencilik, ne gençlik ne de sonraki yıllarımda “kahve kültürüm” olamadı ama yaz aylarında dostlarla “okey” oynamaktan keyif alıyorum!

Kitap okuyorum. Hala öğrenciyim bu dünyada. Öğrenmenin sınırı yok. Örneğin, ne zaman Cumhuriyet Gazetesi’nin Pazar bulmacasını çözmeye başlasam, “cehaletim” çıkıyor ortaya. Bu nedenle tuttuğum “sözcük defteri” yüzlerce sayfalık bir ansiklopedi oldu!

Her gün ilk işim önce internet ortamında gazeteleri incelemek. Bu bir ölçüde “mesleki gerek.” Yazı yazabilmek için önce “bilgi” sahibi olmak zorundayız. Yaşamın içinde olmak, insanları ve olayları tahlil edebilmek gerekiyor. Sonra, daha da önemlisi “yaşam tanığı” olabilmek; GÖZLEM yapabilmek…

10Kas/170

Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak… / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuMustafa Kemal Atatürk’ü anmak… / Mustafa KÜPÇÜ

Bugün, emperyalist işgale karşı çıkan, Anadolu halkı ile kurtuluş savaşı veren ve Cumhuriyet’i kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün, “bedensel olarak” aramızdan ayrılışının 79. Yıldönümü.

Kurtuluş Savaşı yıllarından bugüne, “akıl, bilgi, bilinç ve vicdan özürlü” kimileri, olanca güçleriyle O’na iftiralar atmaya, en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” kimliğini yok etmeye çalıştıkları halde Mustafa Kemal Atatürk’ü yok edemiyorlar! Aksine, her türlü engellemeye karşın daha da büyütüyorlar!

Onların en büyük yalan ve düşmanlık gerekçeleri; “Mustafa Kemal Osmanlı’yı yıktı, Hilafeti kaldırdı!”

Yalan!

Yalanlarla kandırıyorlar insanlarımızı!

13Haz/161

Kaderiyle Oynanan İlçe; K A N D I R A – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuKaderiyle Oynanan İlçe; K A N D I R A – Mustafa KÜPÇÜ

Kandıra, Kocaeli’nin 12 ilçesinden biri. Bu ilçeler içinde, “en çok köyü olan ilçe” niteliğini de taşıyor. Ama artık o köyler de “köy” olmaktan çıktılar, Büyükşehir’in birer mahallesi oldular! O köylerin “ortak kullanım alanları” da artık yok! Hepsi Büyükşehir’in mülkü ve tasarrufu altında! Bunun ne demek olduğunu, o köylerde hala yaşamlarını sürdürmekte olanlar zamanla anlayacaklar ama çok geç olacak!

Sonradan olma ilçeler de dahil, Kocaeli ilçelerinin nüfusları hızla artıyor. Ama, Kandıra ise nüfus kaybına uğruyor! Bu yüzden de Kandıra Belediyesi’nin iki başkan yardımcısı işlerini kaybettiler! Yasa gereği, nüfusu 50 binin altında olan belediyelerde 1 Başkan Yardımcısı istihdam edilebiliyor!

Bir yerde nüfus neden artar?

- Ticaret ve sanayi gelişirse artar.

- Endüstriyel Tarıma geçilebilirse artar.

- Turizm gelişirse artar.

6Haz/160

RAMAZAN ve İSLAM’IN ANLAMI – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuRAMAZAN ve İSLAM’IN ANLAMI - Mustafa KÜPÇÜ

Ramazan ayı bugün başlıyor.

Kur’an, bu ayda indirilmiş. Kur’an, “Allah’ın emirleri” ve İslamiyet’in temel kurallarını açıklıyor.

Kur’an’ın ilk emri “OKU” diyor.

Ama, bilmediğin bir dilde “ezbere ve anlamadan oku” demiyor! Allah’ın elçisinin anladığı dilde gönderilmiş ki, ANLASIN ve inananlara da ANLATSIN diye…

Bu nedenledir ki, her Müslüman, dinin temel rehberi olan Kur’an’ı “ANLAYARAK OKUMALI” ve inandığı dinin temel esaslarını kendi aklına göre yorumlayan sahtekarlardan korunsun diye!

Her “sağlıklı Müslüman” için İslam dinin 5 temel farzından biri olarak, bu ay boyunca oruç tutulacak.

26May/160

CUMHUR’UN BAŞKANI YOK!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuCUMHUR’UN BAŞKANI YOK!.. / Mustafa KÜPÇÜ

Yazının başlığını yanlış okumadınız! Bu ülkede CUMHUR’un BAŞKANI yani, Cumhurbaşkanı yok!

Cumhurbaşkanı, yürürlükte olan Anayasa’ya göre seçilir. Bu Anayasa üzerine Meclis’te AND içer!

Cumhurbaşkanı seçilmek için “Yüksek Öğrenim yapmış olmak” temel bir koşuldur! Şu anda “Cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan Erdoğan’ın “Yüksek Öğrenim diploması olmadığı” iddia ediliyor!? İlginçtir ki, kendisine yönelik en küçük siteme bile en sert üslupla yanıt veren Erdoğan, bu konuda tek söz etmiyor!?

İkincisi; Cumhurbaşkanı, üzerine yemin ettiği “Anayasa’ya uymak” la yükümlüdür! Ama o, “Ben fiilen Başkanım, Anayasa’yı bana uydurun” diyor! Böyle bir ifade; “Ben açıkça Anayasa’yı çiğniyorum.” Demektir ve bu durumda, Cumhurbaşkanı’nın “Meşruiyeti” tartışılır hale gelir!

Üçüncüsü; Anayasa Madde 104’de; “ Cumhurbaşkanı Devlet’in başıdır. Bu sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİNİ temsil eder.” Diyor!

Bir “Millet” içinde farklı etnik, dinsel, mezhepsel kökenden, farklı çıkar grupları vardır. Cumhurbaşkanı özellikle bu nedenle “YANSIZ” olmalıdır. Farklı çıkar ve inanç grupları arasında “BİRLİĞİ” başka nasıl sağlayabilirsiniz?

1Nis/160

ZEYTİN AĞACI İSLAM’A UYGUN DEĞİL Mİ?!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuZEYTİN AĞACI İSLAM’A UYGUN DEĞİL Mİ?!.. / Mustafa KÜPÇÜ

Sosyal Medya’da “Ak Strateji” başlıklı bir iletide aynen şöyle diyor;

· “Zeytin ağaçları yerine İslam’a uygun ağaçlar dikilmeli!”

· “Zeytinyağı ile yapılan mezeler içki sofralarını süslüyor. Bu mezeler içki tüketimini artırıyor. Bu nedenle zeytin ağaçları sökülmeli.”

· “Zeytin, Rumların Anadolu’ya Truva Atı olarak bıraktığı bir bitkidir. Fazla tüketenlerde kısırlaşmaya sebep oluyor.”

Bunları yazan, “Cahilliğe övgüler” düzen Rektör Yardımcısı’nın bir gözdesi olmalı!

Bunu yazan, ne Kur’an biliyor ne de İslamiyet’in temel ilkelerini!

Çünkü, Kur’an’ı okusa, TİN SURESİ’nde, “Bismillahirrahmanirrahim” den sonra; “Vettiyni vezzeytuni” yani; “ANDOLSUN O İNCİRE, O ZEYTİNE” sözlerini bilir ve böyle bir densizliği yapamazdı!

23Eyl/150

AKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuAKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

Akşener, kentimizin Türk siyasetindeki önemli isimlerinden biridir.

Kendisini 1990’lı yılların başında ve yakından tanıma olanağım oldu.

Siyaset alanında yükselişi DYP ve Tansu Çiller’le başladı.

Bakanlık yaptı, ülkemiz siyasetinde yaşanan önemli olayların a tanık oldu.

Bizim gibi ülkelerde “Siyasetçi ve DEVLET ADAMI” kolay yetişmiyor.

Kanımca, Akşener “birikimli bir siyasetçi” örneği oldu.

İdeolojik olarak bağlı olduğu MHP’de siyaset yapıyor. Meclis Başkan Vekili olarak Meclis kürsüsündeki duruşu ile de saygı uyandırdı.

“Siyasette Yıldızı Parlamak” kolay iş değildir; Bilgi, emek, çile ve şans faktörleri etkendir. Kanımca, Akşener’de hepsi var.

18Haz/150

Bağırganlı değil, bağrı gamlı!.. – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuBağırganlı değil, bağrı gamlı!.. - Mustafa KÜPÇÜ

Bilmem kaç kişi anımsıyor?

AKP iktidarı “Kandıra Turizm Bölgesi olacak” demişti!

Kandıralılar da inanmıştı!

Topraklar değerlenecek, özellikle Karadeniz kıyılarında kurulacak turistik tesisler ilçeye gelir kaynağı olacak, Kandıralı gençler Kandıra’da kurulacak “Turizm Okulu”nda eğitim görecek ve bu turistik tesislerde iş olanağı bulacak.

Kandıralı üreticiler bu tesislere meyve-sebze satacak.

Kandıra esnafının işleri gelişecek.

İlçe zenginleşecekti.

“Kandırdılar Kandıralıyı!”

31May/150

Yine DUBAİ PORT Üzerine!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuYine DUBAİ PORT Üzerine!.. / Mustafa KÜPÇÜ

Şu anda bu satırları okuma duyarlılığını gösterenlerden kaç kişinin “Dubai Port” olayından haberi var bilmiyorum.

Çok olduklarını da sanmıyorum!

Özetle konu şöyle; Eski “YARIMCA SERAMİK” fabrikası, “ÖZELLEŞTİRME” adı altında tarihe gömüldü! Satın alan firma, çok iddialıydı! Tesisi modernleştirecek ve daha çok istihdam ve üretim sağlayacaktı!

Öyle olmadı; işçiler toz oldular, üretim bitti, deniz kenarında ve özel iskelesi olan alan “büyük ve değerli bir rant alanı” olarak pazara çıktı!

İlk alan firma çok güzel bir karla, arazinin yarısını ERDEMİR’e sattı! Erdemir de, “Dubai’li bir firmaya daha yüksek bir fiyat ve karla devretti. Dubai firması, bu alanda büyük bir liman işletmesi planladı. Doğal olarak da hakkıdır.

Ancak; liman projesine göre denize 500 metrelik bir dolgu alanı yapılacaktı.

Haydarpaşa Limanı’nın yükünü Körfez’e kaydırma düşüncesi sonucu, İzmit Körfezi’ndeki “Özel İskele-Limanlar” hızla çoğalmaya başladı.

7Oca/150

Dananın Kuyruğu! – Mustafa Küpçü

mustafa küpcüDananın Kuyruğu! - Mustafa Küpçü

AKP’li “Bakan çocukları” ve babaları, Meclis Soruşturma Komisyonu’nun “AKP’li üyelerinin oylarıyla” Yüce Divan’da yargılanmaktan kurtuldular!

Bu olay, Türk Siyasal Tarihi’nde “skandal” olarak yer alacaktır!

AKP iktidarı, “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak hüküm giydiğinden bu yana, tüm karşıtlarına karşı “hırçın ve saldırgan” bir tepki içinde.

Türk Ordusu’na “KUMPAS” bu olaydan sonra kuruldu!

Neydi iddia?

“Ordu içinde bir grup, AKP iktidarını DARBE ile indirmek istedi!”

Genelkurmay Başkanı’na kadar yüzlerce Türk Subayı, siyasetçisi ve gazetecisi “savunma hakları gasp edilerek”, “sahte belgeler” ve “gizli tanıklarla” “Özel yetkili Savcılar ve Mahkemeler” eliyle yargılandı, mahkum edildi.

Başbakan Erdoğan, karşısına çıkan her muhalefet eylemini “AKP’ye karşı DARBE eylemi” olarak yaftaladı!

Sonra bir gün, şimdi Başbakan Yardımcısı olan kişi; “Orduya KUMPAS kuruldu” dedi!

O güne kadar, Başbakan Erdoğan; “Ben bu davanın savcısıyım” diyordu! Bu davaların şöhretli savcısına “milyon liralık zırhlı otomobil tahsisi” yapıyordu!

Anlaşıldı ki, “siyasal yol ortağı” ile araları açılmış!

Geçen yıl 17-25 Aralık tarihlerinde bazı bakan çocuklarının lüks dairelerinde ve bir bankanın genel müdürünün evinde ayakkabı kutularında milyon dolarlar yakalandı. Baskınlar kameralarla tespit edildi. Bakanların çocuklarıyla, Başbakan’ın oğluyla yaptıkları ses kasetleri medyaya ve sosyal medyaya düştü!

Dediler ki; “Bu paraları Paralel Yapı ya da onların emrindeki polis koydu!”

Olayın kahramanları, özel dairelerine konan bu büyük paraları fark edemediler mi?

Sonra, bu operasyonu yapan Savcılar ve polisler darmadağın edildi! Kimileri meslekten atıldı! Olayın üstü örtüldü!

1Oca/150

YENİ YILDA NELER OLACAK? – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa küpcüYENİ YILDA NELER OLACAK? - Mustafa KÜPÇÜ

Yeni yılda neler olacağına dair ne fal açacağım ne de aklıma gelenleri sıralayacağım!

“Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir” sözünden hareketle, ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel sürece bakarak, mütevazı bir yorum yapacağım.

Bir önceki yazımda, ülkemizin içinde bulunduğu koşulları ve sorunları büyük ölçüde sıralamış ve son 12 yılın “siyasal sorumlusu” Erdoğan’ın bu sorunları geniş halk kitlelerinin görmemesi için “Cambaza bak” misali, “yapay gündemlerle” kamuoyunu meşgul etmeye çalıştığını belirtmiştim.

Şimdi, konuyu biraz daha somut hale getirelim;

· Maliye Bakanı’nın açıkladığı 2015 Bütçesi’nde, yalnızca BORÇ FAİZİ ödemeleri için 48.8 milyar lira ayrılmış! ( İMF borcu bitti, şimdi biz borç veriyoruz yalanlarına inanan saflara özellikle hatırlatalım!)

· Cari Açık için de geçen yıllardan farksız tahminler var! Ama önümüzdeki yıl Cari Açığın 2014’ün üstünde olacağı, tüm ekonomistlerin ortak kanısı.

· Yalnızca Rusya’da yaşanan ve iki yıl sürmesi beklenen ekonomik kriz de gerek tarım ürünleri ihracatımıza gerekse turizm gelirlerimize büyük zarar verecek.

24Ara/140

Erdoğan, “Cambaza bak” diyor! – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa küpcüErdoğan, “Cambaza bak” diyor! - Mustafa KÜPÇÜ

Ülkemizin içinde bulunduğu koşullara “insaf” ve “ciddiyetle” bakalım;

· İç ve dış borçlarımız süratle yükseliyor, “bütçe açığı” büyüyor, 2015’de, 48.8 milyar “borç faizi” ödenecek!

· İşsizlik, tehlikeli boyutlarda, gençler bunalım içinde, işini yitiren insanların yuvaları yıkılıyor, dört gençten üçü yurt dışına kaçıp kurtulmak istiyor,

· Paramız mum gibi eriyor,

· Küçük esnaf 12 yıldır, “Perakende Yasası” çıkacak diye avutulurken, yabancı sermayeli AVM’ler son raundu da kazanıyor! 2015’de 17 yeni AVM daha geliyor! Esnafımızın gözü aydın!

· Vatandaş, borç ödeyemez durumda; kredi kartı borçları hızla yükseliyor, Yediemin depoları icralık araçlarla dolmuş,

· Emekli ve memura yüzde 3’lük zam verirken, çöp vergisine yüzde 50 zam yapılıyor! Elektrik faturamız - çaktırmadan- yüzde 9 zamlandı! Kaçak elektrik kullananların bedelini namuslu vatandaşa ödetiyorlar!

· Yeni yılda vergiler daha da bel bükecek,

Üstelik, vergiyi çok kazanan zengin değil, “dolaylı vergilerle” dar ve orta gelirli vatandaş ödüyor,

· Türkiye’de yolsuzluk var ve giderek artıyor!

4Ara/140

KAYIP KAÇAK!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa küpcüKAYIP KAÇAK!.. / Mustafa KÜPÇÜ

İlginç bir ülkede yaşıyoruz.

Örneğin;

Akaryakıt kaçakçılığı almış başını gidiyor.

Şehirlerarası yollarda sık sık “10 Numara Yağ Bulunur” tabelaları çarpıyor gözümüze!

Neden?

Çünkü siyasi iktidar, “üretimsiz ekonomi” beceriksizliğini tüketiciden çıkarıyor! KDV, ÖTV ile halkını soyuyor.

Dünyada petrol fiyatı yarı yarıya düştüğü halde, biz 3-5 kuruşluk indirimlerle oyalanıyoruz!

Otobüs firmaları ve TIR-Kamyon sahipleri de kaçak yakıta ya da 10 Numaralı yağa yöneliyor. Otobüslerde, kamyon ve TIR’larda ani çıkan yangınlar can yakıyor. Ulusal serveti tüketiyor.

YAT sahipleri ucuz motorin kullanıyor ama karayolu insan ve yük taşıyıcıları ile köylümüz ucuz motorin kullanamıyor!

Adalet mi bu?

Kaçak içki ve sigaranın da nedeni bu.

28Eki/140

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa küpcüTÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE!.. / Mustafa KÜPÇÜ

Tüm canlılar ve tüm insanlar aynı Yaradan’ın eseri değil mi?

O halde, “insanın –insana, insanın-doğaya saldırısı neden?

Aynı dine inanan ve fakat farklı mezhebin mensubu olanlar birbirini boğazlıyor!

Kimler yetiştirdi bu insanları?

Nasıl bu kadar vahşi, acımasız olabiliyorlar?

Farklı etnik, dinsel kökenden insanlar “bir arada insanca yaşama iradesi” içindeyken, sonra nasıl oluyor da “etnik köken” nedeniyle düşman olup birbirinin canını alabiliyor?

Savaşlar da terör olayları da “kanlı birer ticaret” dir!

Küresel egemenler, toplumları birbirine kırdırarak daha büyük zenginliklere ulaşıyorlar.

Petrol ve maden kaynaklarına el koyuyor, yıkılan kentleri yeniden inşa ediyor, savaşlar ve terörle dünyaya saçtıkları ölümcül hastalıkların tedavisiyle yeni sömürü alanları yaratıyorlar.

Küresel düzenin bu kirli oyunlarının farkına varamayan zavallılar, hiç uğruna ölüyor, sakat kalıyor, sefalet içinde sürünüyor.

Bu kirli savaşa “gönüllü nefer” olanlar, küresel efendilerin elindeki ipleri görmüyorlar!

30Ağu/140

Zafer Bayramı ve Ulusal Bilinç – Mustafa Küpçü

mustafa küpcüZafer Bayramı ve Ulusal Bilinç - Mustafa Küpçü

Tarih, yaşanan olaylardan “ders çıkarmak” içindir.

Tarih, “palavralarla övünme” ve “toplumu uyutma” aracı değildir!

Tarihsel olaylar üzerine bin türlü yalan söylenir ve çocuk yaştan itibaren akılları iğfal edilen kimi insancıklar da bu yalanlara inanır!

Örneğin; kimi siyaset bezirganları, “Kurtuluş Savaşı diye bir olay yaşanmamıştır” diyebilecek kadar küstahtırlar!

Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında katılan Osmanlı Devleti, Emperyalist güçlerin SEVR Antlaşması’na boyun eğerek tarihten silinmiş, kalan toprak parçaları paylaşılmış ve işgal edilmiştir.

2Ağu/140

Ağır Vebal Altında Olmak!.. – Mustafa Küpçü

MUSTAFA KÜPCÜAğır Vebal Altında Olmak!.. - Mustafa Küpçü

Dengir Mir Fırat, AKP kurucularından biri.

AKP’den istifa etti.

“Ağır vebal altındayım” diyor!?

Daha önce AKP ile – daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’la- yollarını ayıran “kurucu” siyasetçiler geliyor aklıma; örneğin Abdullatif Şener.

“Başbakan Yardımcısı” iken, “iktidarda” iken neden her şeyi bir yana itip istifa etti?

Rahmetli Erbakan’ın İzmit-Perşembe Pazarı’ndaki mitingini anımsıyorum; “AKP’nin bir Amerikan Projesi olduğunu” söylüyordu!

Erbakan yalan mı söylüyordu?

Son 12 yılda olup bitenleri bir anımsayın;

- Danimarka eski Başbakanı Rasmussen, NATO Genel Sekreter Adayı idi. AKP iktidarının 3 koşulu vardı: Hazreti Muhammed’in karikatürü nedeniyle, İslam aleminden özür dilenecekti. ROJ Tv’nin yayınları durdurulacaktı. Genel Sekreter Yardımcılarından biri bir Türk olacaktı! Hiç biri olmadı, ABD Başkanı istedi, Rasmussen’e kuzu kuzu oy verdiler!

- Fransa’da “Ermeni Soykırımını reddedenlere hapis cezası” getirmişti. O sırada Fransa, NATO Askeri Kanadına dönmek istiyordu. Türkiye veto etse dönemezdi! AKP bu kozu kullanamadı, buna da evet dedi!