Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
24Nis/180

Nihat Gürer ve Ben – Cazim GÜRBÜZ

m

3Ara/170

Sarıkamış’tan…/ Cazim GÜRBÜZ

cazim-grbzSarıkamış'tan.../ Cazim GÜRBÜZ

"Sarıkamış hey Sarıkamış/Allah'ın verdiği/Kulların terk ettiği/Dilimde düşümde tüy Sarıkamış//Suyun dupdurusu/Kar'ın yeşile en uyumlusu/Havanın çam kokulusu/Sendedir//Döne döne ine ine/Kayarak doruklardan/Karda şölen etmeye/Yer sende el sendedir//Sendedir de... sana çok görmüşler/Otelleri motelleri/Teleferik, telesiyej, teleski/Sana çok görmüşler buncağız tesisleri//Sarıkamış! Oy Sarıkamış/Hoşgör bu düşlerimi/Benimki züğürt aşkı/Sana yatırım gerek/Neylersin ki şiiri"

Bu şiirin yazılış tarihini 1986 diye hatırlıyorum. 1990 yılında yayımlanan "Ateşkes Çağrısı" adlı ilk şiir kitabımda da var.

29Oca/170

Nihat Gürer ve Ben…/ Cazim GÜRBÜZ

cazim-grbzNihat Gürer ve Ben…/ Cazim GÜRBÜZ

"Bir insan hakkında, ölmeden karar vermeyin." İran Atasözü

Birkaç yıl olmuş İzmit'e geleli, tövbeliyim particiliğe, edebiyata dönmüşüm, dergilerde yazıyorum…

28 Şubat süreci sonrası günler… İzmit Kemaliye Caddesi'nde kayınbiraderim avukat Selami Çakıcı'ya rastlıyorum. Yanında birisi var.

-Enişte yemeğe gidiyoruz, haydi gel sen de, bak Nihat Gürer'le tanıştırayım seni…

Tanıştık ve "Ocakbaşı" adlı o sâkin lokantaya girdik. Yemek ve sohbet… Sohbetin konusu da siyaset… Nihat Gürer, tepeden bakıyor bana, ağzımı ne zaman açsam "Bir dakika kardeşim, beni dinle…" demeye başlıyor… Benim de cinlerim yavaş yavaş tepeme toplanıyor… Sonunda "Yahu az da sen beni dinlesene!" diyorum. Biraz beni dinliyor ama sonra birden "Bir dakika kardeşim" diye yine araya girip uyarıyor:

-Bak Kardeşim, Meral Akşener benim kızkardeşim, söver möversin, baştan demiş olayım!...

Haydaa…

8Mar/150

Atçalı Kel Mehmet nerelerdesin? – Cazim GÜRBÜZ

indirAtçalı Kel Mehmet nerelerdesin? - Cazim GÜRBÜZ cazimgurbuz@yahoo.com.tr

"Vali-yi vilâyet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Mehmet" cümlesi, bir atasözü olmuştur Aydın yöresinde. Bu sözün elbette bir sebebi vardır. Atçalı Kel Mehmet, haksızlıklara isyan edip, Aydın'ın hâkimi olabilecek noktaya kadar gelmiş bir yiğit adamdır. Bu söz de o yıllara ait işte. Atçalı'nın öyküsü, www.sevginehri.net adlı internet sitesinde şöyle anlatılıyor:

"Aydın'ın Atça kasabasında olan Atçalı Kel Memet Efe, Osmanlı tarihçisi Lütfi tarafından "Eşkıya, hırsız ve katil" olarak gösterilirken, tarihçi Çağatay Uluçay, Atçalı'yla ilgili şu bilgileri veriyor:

Kel Memet, fakir bir zeybektir. Genç yaşında dağa çıkmış, daha sonra bir ihtilalin lideri olmuştur... İhtilal diyorum, daha doğrusu ben demiyorum da ona ait vesikalar Kel Memet'in liderlik ettiği Aydın ayaklanmasına ‘Aydın İhtilali’ adını veriyorlar... Bu, Osmanlı tarihlerinde bilhassa şehirlerde ve kasabalarda ayaklananlar ve idarecileri kaçıranlar veya karışıklığa meydan verenler için kullanılan bir terimdir. Kel Memet'in liderliğinde meydana çıkan Aydın ayaklanması tam manasıyla bir halk ihtilali karakterini taşır görünmektedir.

Çünkü Kel Memet, şimdiye kadar gelmiş geçmiş eşkıyaların yapamadığı bir işi başarmıştır. Aydın ihtilaline lider olan Memet, ilk olarak savaş vergilerinden bunalan Aydınlılara bu vergiyi kaldırdığını ilan etti. Daha sonraları mültezimlerin, voyvodaların ve zabitlerin halktan keyfi olarak topladıkları vergileri kaldırdı.

20Kas/140

Dersim’i Necip Fazıl’ın anlattığı kadar bilen cahiller / Cazim Gürbüz

indirDersim’i Necip Fazıl’ın anlattığı kadar bilen cahiller / Cazim Gürbüz

Yalan deposu bir kitap var, adı: “Son Devrin Din Mazlumları”, yazarı, sahtekârlıktan ipliği pazara çıkmış olan Necip Fazıl adlı rezil adam (bu adam hakkında Yeniçağ’daki köşemde belgeye dayalı olarak çok yazdım, meraklısı araştırır okur)…Bu kitapta bu Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı yaratık, Dersim isyanının ele başısı Seyit Rıza’yı bir “Din Mazlumu” olarak nitelendiriyor.

RTE ile bugünkü karikatür başbakanın Dersim üstüne bütün bildikleri “Üstadlarının” bu yalanları.

Gelin şimdi biz o isyanlara dair değerli belgesel romanlar yazan Barbaros Baykara’nın “Dersim 1937”” adlı eserinden bir bölümü okuyalım (sayfa 21). Bakalım neymiş bu işlerin aslı, nice adammış bu Seyit Rıza denilen elebaşı.

“Tümü silahlı olan aşiretlerin hükümranlığında bir bölge… Osmanlı baş edememiş, defalarca müdahale edilmiş ama sonuç alınamamış. Bölgede cinayetler, soygunlar oluyor, adalet işletilemiyor. Devlet içinde devlet gibi, feodal bir yönetim var. Devleti tanımıyor. Vali, kaymakam dinlemiyor. Suçluları teslim etmiyor, sahipleniyor. Askere kimseyi göndermiyor, vergi vermiyor. Hizmet kabul etmiyor. Yol, köprü, okul vb. yeniliklere karşı koyuyor. Islah edilmesi için 1935 Tunceli kanunu çıkarılıyor ve bölgeye vali atanıyor. Köprüler, yollar yapılmaya başlanıyor ki karakol basıp askerleri şehit ediyorlar.

6Haz/140

Kırımer’e Göre Ülkü ve Türkçülük – Cazim GÜRBÜZ

cazim gürbüzKırımer’e Göre Ülkü ve Türkçülük - Cazim GÜRBÜZ

-Bu yazıdaki ülkücülük ve Türkçülükle bugünkü MHP ve Ülkü Ocaklarının hiçbir ilgisi yoktur...
Neden yoktur? Çünkü Kırımlı büyük ülkü, devlet ve fikir adamı Cafer Seydahmet Kırımer, çeşitli tarihlerde verdiği konferanslardaki metinleri teey 1940’lı yıllarda kitap haline getirmişti.Şimdilerde sahaflarda bile bulunmayan bu kitabın 2. baskısının tarihi ise 1978 yılı. (“Ülkü ve Türkçülük” adıyla Su Yayınları tarafından basılmıştı).

Şimdi bu kitabın “Tam Bir Ülkücü Olmak İçin” başlıklı bölümünden seçmeler sunacağım yerimin yettiğince ve metni, anlaşılır olması için günümüz Türkçesine aktaracağım.