Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
25Kas/180

TURAN YAZGAN’I ANLAMAK… / Yavuz Selim DEMİRAĞ

TURAN YAZGAN'I ANLAMAK... / Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yıllar su gibi akarken geride ne çok tortu bırakıyor. Dile kolay Turan Hocayı yitireli 5 yıl olmuş. Ondaki heyecan ve enerjiyi kimselerde göremedim. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nı kuruluşundan son nefesini verdiği güne kadar o kadar çok çalıştı ki hiç birimiz hızına ulaşamadık. Sevdalı olduğu Türkistan coğrafyasındaki seyahatlerinden bir kaçına katılma şansı elde etmiştim. Kıt imkanlarla yaptığı büyük işlere tanıklık ettim. Hepimizi uyutmadan yatmaz, bizden önce kalkıp çalışmaya devam ederdi.

Sovyetler Birliği daha dağılmadan Türk Dünyası ile ilk temasları o sağladı. Hantal bürokrasiye rağmen umudunu yitirmeden ısrarla okul binaları için çabaladı. Kuyumcu titizliğinde öğretmen seçerdi. Peşinen "paramız yok, aç kalmayacak kadar imkanı değerlendirip çok zengin eğitim vereceksiniz" derdi. Sadece öğretmenleri değil, öğrencileri de tek tek mülakata alırdı. En az üç referans ister her birini teyit etmeden bir Allahın kulunu kaydetmezdi.

Turan Hoca'nın Türk Dünyası'nda okullar kurmasından en çok FETÖ rahatsız oldu. Dolayısı ile 'Sam Amca'nın işine gelmiyordu. Turan Hoca'nın Türk Dünyası Çocuk Şenlikleri'ne yıllar boyu getirdiği çocuklar şimdi büyüyüp ülkelerinin önemli merkezlerinde görev yapıyor. Hoca FETÖ'nün örümcek ağı gibi okullar kurmasının ardında büyük tehlikeler yattığını açıkça beyan eden ilk yürekli ses idi. Bu gün milyarlarca dolar hesapları yapılan ajan okullarının hayırseverlerin yardımları ile inşaa edilemeyeceğini belirterek "bu işin altından bir çapanoğlu çıkacak... Bunlar Türkçe ders vermiyor. Amerikan kolejlerini devamı" derdi. Bu düşüncelerini devletin yetkili ve etkili kurum ve kuruluşlarına yazılı olarak ilettiği gibi, sözlü olarak da ifade etmekten çekinmedi. Bu yüzden FETÖ'nün hedefi haline geldi. Vakfa devlet yardımları kesildi. Bağışçılar tehdit edildi. Vakfın dergi ve yayınlarına örtülü ambargo uygulandı. Okullara kaydolan öğrencilerin ailelerine baskı yapıldı. "Turan Hoca paralı eğitim veriyor, biz ise ücret almıyoruz. Allah rızası için yapıyoruz" diyerek önünü kesmeye çalıştılar. Çeşitli ülkelerle yerel yöneticilere rüşvetler dağıtarak yeni okulların açılmasını önlediler. Mevcut okulların kapanması için türlü türlü tezgahlar kurdular. Turan Hoca'nın ne şamanlığı kaldı ne de dinsizliği her türlü iftirayı attılar. Yetmedi O'nu Ergenekon kumpasına dahil etmek istediler. Aba altından sopa gösterip tutuklu Ergenekon sanıkları ile irtibatlarını iddianamelere eklediler. Hukuksuz telefon dinleme kayıtlarını duruşmalarda okudular. Üzüntüden kanser oldu. Zamansız aramızdan ayrıldı uçmağa vardı.

Peki Hoca'yı kaybedeli 5 yıl içinde neler oldu... 17-25 Aralık olayı patladı... FETÖ'nün cilalanmış yüzü açığa çıkmaya başladı. Dershaneleri, gazeteleri, televizyonları kapandı. 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşandı. Devlet derin uykudan uyanıp yurt dışındaki ajan okullarının kapanmasını ya da Erdoğan'ın oğlunun kurduğu Vakfa devredilmesi için milyonlarca dolar akıttı ve akıtmaya devam ediyor.

Turan Hoca'nın heykeli dikilmelidir. O'nun geride bıraktığı en büyük miras olan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'na devlet yardımı yapılmalıdır. Bu konuda hükümetin yancıları kıllarını kıpırdatmıyor. Bakanların "çerez parası" dedikleri miktarlarla nelerin yapılacağını kanıtlamış bu vakıf yaşamalıdır.

Turan Yazgan Bilge Kaan'ın huzurundadır...

27Mar/140

Allah’ın tokadı! – Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Sevgili okuyucularım, bu hafta, değerli eğitimci Hadi Önal’ın Elazığ’dan gönderdiği “Allah’ın tokadı” başlıklı yazısından, köşenin aldığı kadarını sunuyorum. Buyurun efendim; okuyalım:

“Hey gidi Ziya Paşa hey! Ne demişti bir zamanlar; “Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz/ Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir.” Türkçesi ile “Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir; birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.” 

“Hani diyorum merhum, bu günleri yaşasaydı kim bilir neler derdi. Hele de çalarken suçüstü yakalanmanın verdiği şaşkınlık, telaş, huysuzluk ve korku ile hırsız yerine savcıların; vurguncu, soyguncu yerine onu yakalamakla görevli polislerin cezalandırıldığını görse... 

Bunların da devlet adına, devleti yönetenlerce uygulandığına şahit olsa...”
“Hırsızın korunup kollandığı, yolsuzlukların üstlerinin örtüldüğü; çalanın, götürenin, yiyenin yanına kâr kaldığı bir ülkede; hortumculuğun, vurgunculuğun, soygunculuğun, rüşvetin, irtikâbın önü alınır mı? Peki, böyle bir ülkenin sonu olur mu? Âlemlere rahmet olarak yaratılan Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.s); “Sizden öncekiler şu sebeple helâk oldular; onlar, güçlü bir kimse hırsızlık yaptığı zaman, hırsızı serbest bırakırlar. Güçsüz bir kimse hırsızlık yapınca da, ona ceza uygularlardı” (eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII,131,136”