Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
9Mar/160

Bizim İnek Niye Öldi? – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Bizim İnek Niye Öldi? - Alptekin CEVHERLİ

Dursun bir gün kahvehanede Temel'in yanına gelerek:

- Ula Temel, geçen gün senin inek hastalanmıştı ya, sen iyileşmesi için ona ne yaptun?

Temel şöyle bir Dursun’u süzmüş:

- Benim ineğe tuz ruhu içuttum.

Bu sözlerden sonra Dursun bakkala gitmiş, bir şişe tuz ruhu alıp evine dönmüş. İte-kaka ineğe zorla tuz ruhunu içirmiş. Tabi inek mevta…

Ve ertesi gün Dursun, kahvehanede yine çıkagelip Temel'e;

- Ula Temel, benum ineğe tuz ruhu içurttum, yarim saat geçmeden öldi!...

Temel şaşkın bir edayla başını kaşımış. Sonra Dursun'a doğru dönerek;

- Bilimeyrum ki uşağum, benum inek de ölmişti…

- ?

6Şub/160

Ayrılsak da Beraberiz – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Ayrılsak da Beraberiz - Alptekin CEVHERLİ

2003 yılında kaybettiğimiz Türk Sanat Müziği’nin değerli sanatçısı Rahmetli Yusuf Nalkesen’in o meşhur şarkısında söylediği “Ayırlsak da beraberiz”in nakaratı haberleri izlerken birden dilime dolanıverdi…

* * *

1989 sonrası dünyanın tek başına süper gücü olduğu iddiasını yüksek sesle söylemeye başlayan ABD, SSCB’nin yıkılmasıyla birlikte “Yeni Dünya Düzeni” adıyla at koştururken; sahneye yeni bir tiyatro oyunu konuluyordu.

1989 öncesinde ABD ve SSCB arasında sözüm ona devam eden “Soğuk Savaş” Sovyet Rusya’nın iflası ile tek kişilik oyun halinde ABD tarafından devam ettirilmeye çalışıldı.

Ne zaman ki, halk dilindeki argo tabirle Rusya’nın ‘biti kanlanınca’ oyun, yine esas oğlanla kötü adam arasında sahnelenmeye başlandı.

Güya bir yandan ABD, diğer yandan Rusya dünyayı paylaşmak için mücadele ediyormuş gibi görünürken aslında bir sömürü düzenini iki koldan yürüttüklerini; insanlık ve özellikle de Türk – İslâm dünyası üzerinde müthiş pazarlıklar döndüğünü görüyoruz.

Güya bu düşmanlar, konu Türkiye olunca nasıl da ortak çalıştıklarını bir anda gözler önüne serdiler…

9Oca/160

Müslüman Türk’ün Balkanlar’daki Tapusu – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Müslüman Türk’ün Balkanlar’daki Tapusu - Alptekin CEVHERLİ

Bu hafta sonu Kosova’da evlâd-ı fatihanı ziyarete ve onları yerinde görmeye gittik. Gittiğimizde de adetten olarak yörenin en ulu kişisini ziyaret etmemiz kaçınılmazdı. Bu amaçla da Sultan 1’inci Murat Hûdavedigâr’ın kabrini de ziyaret ettik.

* * *

28Ara/150

Yıl 2016 ve Yeni Bir Dünya Kurulurken…/ Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Yıl 2016 ve Yeni Bir Dünya Kurulurken…/ Alptekin CEVHERLİ

Yeni bir takvim yılı ile birlikte geleceğe yönelik bir Fütüralist gibi bazı tahminlerde bulunalım isterseniz…

* * *

Yaklaşık her yüz yılda bir, dünyadaki siyasi sistem yeniden yapılanır…

Bu bazen 70 yılı bulur, bazen ise 120 yılı; ama ortalama yüzyılda bir yeniden dizayn olunan dünya siyasetinde bugünlerde yeni bir doğumun sancıları çok net olarak hissediliyor…

Sovyet Rusya’nın çöküşü ile başlayan tek kutuplu dünya sürecinin, tek kutuplu dünyaya ve ardından şimdi de yerini çok kutuplu dünyaya düzenine hızla bıraktığı şu günlerde, geleceğin lider ülkeleri ve çöküş sürecinde olan güçleri her geçen gün çok daha çok netleşiyor.

Giderek tükenen Rusya ile birlikte sanayi ve tarım üretiminden yoksun olan bir kısım petrol zengini ülke de ne yazık ki, ciddi bir ekonomik buhrana doğru sürüklenip, eriyor.

Ekteki grafikten de görüleceği gibi eski gücünden çok çok uzak olan Rusya’nın, bir çılgınlık yapıp dünyayı 3’üncü Dünya Savaşı’na sürüklemesi ihtimali de dâhil olmak üzere yeni bir parçalanma sürecine girdiği artık açıktır.

27Kas/150

прощай Россия (Güle Güle Rusya) – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,прощай Россия (Güle Güle Rusya) - Alptekin CEVHERLİ

1970’li yıllarda bazı kimseler önce Sovyetler Birliği’nin ardından ABD’nin dağılacağını ve tarihe gömüleceğini söylediğinde çoğu insan müstehzi bir ifade ile suratınıza bakıyordu.

1980’lerin sonunda komünist sistemin çökmesi ve Sovyet Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Rusya’nın içinde düştüğü durumdan bir daha çıkamayacağı fütüralistlerce açıkça dile getirilmeye başlanmıştı. O dönemde Rus generallerinin üniformaları ve madalyaları İstanbul Beyazıt meydanında 2 – 3 dolara satılıyor, her gün bir eski Sovyet Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan ediyordu.

Bu süreci ve tahmini doğrularcasına Kızılordu’nun düzenlediği başarısız darbe girişimi ve Boris Yeltsin’in demokrasi kahramanı olarak tankların üzerine çıkarak buna engel olması Rusya’da artık geri dönülmez bir sürecin başladığının en önemli nişanesi olarak tarihe geçmişti.

Hatta öyle ki, Sovyet Cumhuriyeti bile olmayan Çeçen-İnguş Özerk bölgesi dahi bağımsızlığını ilan etmiş, müdahale eden Rus ordusunu bozguna uğratarak Yeltsin’le eşit şartlarda masaya oturmuş ve Rusya, resmen Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanımıştı.

30Eyl/150

İnsan Canının Bedava Olduğu Coğrafyada… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,İnsan Canının Bedava Olduğu Coğrafyada… / Alptekin CEVHERLİ

Evde basit bir elektrik işi var. Bayram üzeri yana yakıla elektrikçi arıyorum. Bir tanesine gittim. Ajandasına baktı, “Bayramdan sonra gelirim” dedi.

- Usta 10 dakika sürmez, akşam seni dükkândan alsam, iş bitince evine bıraksam?

- Olmaz, bayramdan sonra!

İyi, iyi de; bayram 9 gün… Bayramdan sonra eder, 10 gün. Ben 10 gün ne yapacağım?

- ??? Başka elektrikçiye gidiyorum. Küçücük bir dükkân…

Bir bakıyorum usta da dükkân komşusu ile içeride oturmuş, tavla oynuyor. Çırağı, kalfası diğer komşuları da yancı pozisyonunda eğleniyorlar…

- Selamünaleyküm, bir elektrikli şofben montajımız vardı da...

Usta, başını kaldırıp şöööyle bir bakıyor.

- Ağabey, işim çok (?)

- Nasıl yani, şimdi montaja gelmeyecek misin?

- Ağabey, biz büyük projeler yapıyoruz. Site, blok elektrikleri filan. Öyle basit işlere zamanımız yok.

- İyi de kardeşim ben ne yapacağım?

- Valla sen arada bir uğra, müsait bir fırsat bulursam gelirim (?)

- Valla ben en iyisi elektrikçilik okuyayım da…

- Nasıl anlamadım ağabey?

- Seninkinin karşısına dükkân açacağım da!

* * *

10Eyl/150

TAM DEMOKRATİK SEÇİM SİSTEMİ – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,TAM DEMOKRATİK SEÇİM SİSTEMİ - Alptekin CEVHERLİ

Bilinen fıkradır:

1950 Seçimleri’nde oyunu kullandıktan sonra, köylü seçmen bir an duraklar ve sandık başkanına döner:

- Bey pusulamı geri istiyorum.

- Geri verilmez, niçin istiyorsun?

- Adres yazacağım

- Adres yazılır mı be adam!...

- ‘Geçen seçimde’ adresi yazmadık da oylar başka partiye gitti de...

* * *

23Ağu/150

Zarfa Değil, Mazrufa Bak Sen – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Zarfa Değil, Mazrufa Bak Sen - Alptekin CEVHERLİ

Adamın biri Şam’dan ipek, süs eşyaları ve çeşitli mücevherleri satın almış. Bağdat’a götürüp satacakmış. Fakat aldığı mallar o kadar değerli ve kıymetliymiş ki, yükte hafif, pahada ağır olan bu eşyaları, devenin sırtındaki küfenin ancak birini doldurabiliyormuş.

Bu şekilde yola çıksa bakmış küfe, devenin sırtında durmayacak devrilecek. Ne yapayım diye düşünmüş düşünmüş; sonunda bir çare bulmuş. Öbür küfeyi de çöl kumuyla doldurup devesinin sırtına yüklemiş ve Bağdat’a doğru yola koyulmuş.

Çölde kızgın kumlar üzerinde önde kendisi arkasında devesi ile ilerliyormuş.

Epey bir yol gittikten sonra bir de bakmış ki kendisi de devesi de epey yorulmuş. Devenin sırtına oturmayı düşünmüş. Bakmış hayvan kan ter içerisinde kalmış, acımış. Bir vahada dinlenmeye karar vermiş. Bulduğu bir vahada hayvanı çökertip tam yükleri indirmeye çalışırken bir ses işitmiş:

- Selâmünaleyküm kervancı. Yardıma ihtiyaç var mı?

Sesin geldiği yöne doğru bakmış, hırpani giyimli, derviş kılıklı bir adam uzaktan kendisine bakıyor.

- Ve aleykümselâm. Valla Hızır gibi yetiştin. Şu küfeyi çözmeme yardım etsen çok iyi olur.

16Ağu/150

“MÜSLÜMANIN FERASETİ VARDIR” – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,“MÜSLÜMANIN FERASETİ VARDIR” - Alptekin CEVHERLİ

Adam soruyor:

- Feraset mi, o da ne?

* * *

Hep gençlerin kültürel olarak yozlaştığından, bazı insanî değerleri bilmediklerinden dem vurulur ya; bir şey dikkatimi çekti. Aslında gençler insanî olumlarını olabildiğince yaşamaya çalışıyorlar. Ancak o bahsedilen kavramların karşılığı olan kelimeleri bilmedikleri için yaşadıkları, ancak ifade edemedikleri duygular arasında kayboluyorlar.

Çünkü dilimizi güya sadeleştireceğiz diye, pek çok güzel kelimemizi kullanamaz olmuşuz.

Ondan sonra da İslâm ülkeleri niye böyle perişan deyip, türlü türlü mazeretlerle, suçlamalarla kendimizi kandırıyoruz.

Bir gün Abdülhâlik Gucdüvânî hazretleri (Özbekistan) Buhara’da mürit ve gönüldaşlarıyla velilik halleri üzerine sohbet ediyordu. Sohbet halkasına elinde tespih, sırtında dervişlik hırkası, omuzunda seccade olan bir genç de dahil olmuş, can kulağı ile Gucdüvânî Hazretlerini dinler görünmekteydi. Meclistekilerin ilk defa gördükleri bu genç, bir müddet sonra sual sormak için müsaade aldı ve son derece hürmetkâr bir eda ile şöyle dedi:

– Efendim, malûmunuz, Hz. Peygamber s.a.v., “Müminin ferasetinden sakının; çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifin sırrı nedir acaba?

Gucdüvânî Hazretleri soruyu önce duymazdan geldi. Ancak genç ısrarla Gucdüvânî Hazretleri’ni sıkıştırıyor, cemaatin içinde güç durumda bırakmaya çalışıyordu.

12Ağu/150

Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar - Alptekin CEVHERLİ

Geçen gün Ege bölgemizin güzel bir ilçesine gittim. Gittiğimiz yer Türkiye’mizin cennet köşelerinden…

Bir eve misafir olarak uğradım. Duvarda oldukça eski görünümlü koç başı motifli bir el dokuması Türkmen kilimi vardı. İlgimizi çekti tabii…

Ev sahibesine sorduk, bunlar hâlâ buralarda dokunuyor mu? Cevap verdi:

- Yok, bunları eskiden nenelerimiz dokurmuş. Şimdi kimse dokuyamıyor.

- Ooo, epey kıymetlidir o zaman, dedik.

- Tabii çok kıymetli, bu bizim bayrağımız.

- Nasıl yani?

- Bize geçen yıl oğlanın tarih öğretmeni velilerle tanışmak için geldi.

- Eee?

- Aynen sizin gibi, kilim onun da dikkatini çekti. Dedi ki, ‘Bu sizin kilim çok önemli. Bunun aynısı Doğu Anadolu’da xxx şehrinde de var’ dedi. Sonra da, xxx aşiretinin tarihini anlattı. Bizim atalarımız oradan buraya kaçmış. Atalarımız kürtmüş. Orada devlet baskı yapınca buraya gelmişler. Şimdi onlar da bu kilimleri duvarlarına asıyorlarmış ki, birbirimizi tanıyalım diye...

Onun için biz de o aşiretle aynı soydan olduğumuzu belli etmek için bunları bayrak olarak evlerimizin duvarlarına asıyoruz. Hatta yeni evlenenlere de bunlardan getirtiyoruz ki, onlar da atalarını unutmasınlar.

- ???

25Tem/150

Sapla Saman Karışmış Yine… Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Sapla Saman Karışmış Yine… Alptekin CEVHERLİ

Türkiye’mizin etrafında bir ateş çemberi var ve gittikçe büyüyor. Yıllardır söylediğimiz ‘güven ve istikrar adası Türkiye’ söylemi dahi neredeyse tehlikeye girdi. Irak’la başlayan ve Suriye ile devam eden süreçte, ülkemizin bütün güney sınır komşuları ciddi bir kaos ile istihbarat ve terör örgütleri için ise geniş imkân sunar hale geldiler.

22 İslâm ülkesinin sınırlarının yeniden yapılandırılması ve bunların içinden etnik, mezhepsel ve lehçelere göre yeni devletçikler çıkarma projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi gün be gün hayata geçerken neredeyse Türkiye dışında, proje için başkaca da bir pürüz kalmadı…

Son pürüz olan İran da; ABD ile yaptığı antlaşma çerçevesinde Batı’ya kapıları sonuna kadar açmış oldu. Bunun Türkiye’ye yararları olduğu gibi, çeşitli zararları da mutlak surette olacaktır.

17Tem/150

Kartlar Yeniden Dağıtılırken… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Kartlar Yeniden Dağıtılırken… / Alptekin CEVHERLİ

İlk devletlerden ve hata kabilelerden günümüze insanlık stratejik kaynaklar nedeniyle pek çok savaş yaşamış ve bunlarda yüz milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Kişisel ihtiraslar nedeniyle yaşanmış birkaç savaşı saymazsak dünya savaş tarihini var olan kaynakların paylaşım mücadelesi olarak özetleyebiliriz. Elbette bu savaşların dini, sosyolojik veya psikolojik pek çok sebebi de olmuştur ama ana itici güç, var olan kaynakların paylaşımı şeklindedir.

Eski çağlarda savaşlar uzun hazırlıklar gerektirir, ancak çok kısa sürerdi. Bütün bir ülkenin kaderi birkaç saat içerisinde belirlenirdi. Aylar süren hazırlıklar ve savaş meydanına veya kale önüne ulaşım zorlukları ardından saatler ile hesaplanabilecek bir sürede neticeye ulaşılırdı. Meselâ Mohaç Meydan Muharebesi veya Malazgirt Zaferi bunun en güzel örneklerindendir.

Gelişen teknoloji ile birlikte hazırlık süreleri kısalmaya, silahlı mücadele süreleri de uzamaya ve çeşitlenmeye başlamıştır.

2Tem/150

Vicdanlarını Satanlardan Merhamet Beklenmez – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Vicdanlarını Satanlardan Merhamet Beklenmez - Alptekin CEVHERLİ

Hayır vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı ve en çok kazanan tüccarından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ederler. Bağış toplayan amca, tüccarı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışır:
- Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 1 milyon $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine, bir kuruş bile bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?
Tüccar açmış ağzını, yummuş gözünü:
- O bahsettiğiniz araştırmalarınız; annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu dört çocuğuyla beş parasız sokakta kaldığını biliyor muydunuz? Bana ne yardımından bahsediyorsunuz?
Görevli elbette utanmış, sıkılmış, adeta yerin dibine geçmiş.
Sadece:
- Hayır, hiç bir bilgim yoktu, özür dilerim... Diye mırıldanabilmiş.
Tüccar, onun sözünü keserek devam etmiş:
- Pekâlâ, ben onlara dahi bir kuruş para vermezken, size niye vereyim ki?

14Haz/150

Kanatları Mıhlanmış Zümrüdüanka – Alptekin CEVHERLİ

DSC09369  Geçen hafta kaldığımız yerden Azerbaycan izlenimlerimizi sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz.

10Haz/150

Türk Dünyası’nın Parlayan Yıldızı – 1 / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Türk Dünyası’nın Parlayan Yıldızı – 1 / Alptekin CEVHERLİ

Kocaeli Kitap Fuarı’nın ilk günüydü…

Yayımcımın standında kitaplarımı imzalıyordum. Telefon ısrarla çalmaya başladı.

Açtım, arayan Azerbaycan’dan yıllardır görmediğim dostum, Cingiz Bey’di.

Azerbaycan’da Türkçe ile ilgili yapılacak bir toplantı nedeniyle davet edildiğimi, ancak ilgili kurum yöneticisi olan Değerli Dostum Ekber Qoşalı’nın bana bir türlü ulaşamadığını söylüyordu…

Ve… 1 Haziran Pazartesi günü Bakü’ye vardım…

19Mar/150

Balkanlardaki Türkiye – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Balkanlardaki Türkiye - Alptekin CEVHERLİ

Sevgili okurlar, uzun bir aradan sonra yine beraberiz. Geçen hafta sonu Kosova’daydım.

Balkanlardaki bu küçük ama önemli ülke ile ilgili izlenimlerini hem turistik bir bakış açısıyla, hem de sosyal yaşam şartları açısından sizlerle kısaca paylaşacağım.

Kosova 2008 yılında Sırplarla yapılan savaş sonrası bağımsızlığını ilan etmiş. Başta ABD ve Türkiye olmak üzere 107 devlet tarafından tanınmış 10 bin km² alana sahip küçük bir ülke. AB’nin ortak parası olan Avro aynı zamanda Kosova’nın da resmi parası. Ülkenin tek uluslararası uçuşlara açık havaalanı başkent Priştine’de. Ancak ne yazık ki, Şehrin oldukça dışında olan bu havaalanından Kosova’nın başka kentlerine gitmek istediğinizde ya mecburen Priştine şehir merkezine uğrayıp oradan otobüse bineceksiniz, ya da zamanınız kıymetli ise taksi kiralayarak Prizren veya İpek gibi şehirlere taksi ile gideceksiniz.

Nüfus yaklaşık 2 milyon. Bunun tahmini olarak 250 bin kadarı Türk. Ancak iş Türkçeyi pratik olarak kullanmaya gelince hayatının tamamında Türkçe kullanan sanırım 60 bini geçmez. Diğer Türkler ise Arnavutça ve Türkçeyi ortak kullanıyor.

6Şub/150

Parayı buldu değişti demesinler… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherliParayı buldu değişti demesinler… / Alptekin CEVHERLİ

Mahalledeki bütün esnafa yüklü borcu olan bir adama piyangodan büyük ikramiye çıkar.

Mahalleli sevinir. Kasap, bakkal, manav bayram eder. Artık hem borçlarını tahsil edecekler, hem de artık veresiye vermeyeceklerdir.

Aradan 2 gün geçer, bizim piyango talihlisi hâlâ veresiye defterine borç yazdırmaya devam eder.

Bir hafta, on gün derken, bir ay olur, bizimkisi hâlâ borçlarını ödemez.

Artık dayanamayan alacaklı esnaflar bir gün adamın önünü yolda kesip, neden piyangodan büyük ikramiye çıkmasına rağmen borçlarını halen ödemediğini sorarlar…

Bizimkisi gülümseyerek cevap verir:
- Parayı buldu da, huyu değişti demesinler diye...

16Oca/150

KUTUP PETROLLERİNİN JEOSTRATEJİK ÖNEMİ – Alptekin CEVHERLİ

avd49654_1  KUTUP PETROLLERİNİN JEOSTRATEJİK ÖNEMİ - Alptekin CEVHERLİ

İnsanlık tarihi boyunca toplumlar su ve enerji kaynaklarına yakın alanlarda yerleşimlerini kurmuş, medeniyetler geniş su havzaları ve kolay ulaşılabilen enerji kaynakları yanında inkişaf etmişlerdir.

2Oca/150

Tayland’taki 468 Türk Kurşuna mı Dizilecek? – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherliTayland'taki 468 Türk Kurşuna mı Dizilecek? - Alptekin CEVHERLİ

Geçtiğimiz yılın Mart ayında ajansalara bir haber düşmüştü. Tayland'ta 360 kaçak göçmen tutuklandı ve ilk sorguları ardından yapılan açıklamada kaçakların Türk olduklarını söyledikleri ve Türkiye'ye iade edilmek istedikleri Tayland makamlarınca ifade edildi deniyordu. İlk etapta akla 360 Türk neden Tayland'a iltica etmeye çalışsın sorusu geliyordu elbette. Bir de o kadar yolu 360 kişi nasıl hiç bir devlete yakalanmadan gittiler diye düşünmekten kendimizi alamıyorduk. Neyse ki Tayland'taki Türk Büyükelçisi olaya müdahil olunca konu anlaşıldı. Söz konusu kaçaklar Çin işgalindeki Doğu Türkistan'dan (Sincan) kaçarak, Laos, Taylnad ve Malezya üzerinden Türkiye'ye gelmek isterlerken Tayland'ta yakalanmışlardı.

O gün bugündür bu soydaşlarımızın Türkiye'ye getirilmesine çalışılıyor...

Bir yandan Çin, bunlar terörist ve kanun kaçağı deyip çoğu çocuklardan oluşan bu göçmenlere olmadık suçlar 'yaratıp' isnad ederken; diğer yandan da hür dünya bu insanların Çin'e iade edilmemesi için Tayland hükümetine baskı yapıyor...

Elbette Türkiye de bu soydaşların Türkiye'ye getirilmesi için Büyükelçilik nezdinde girişimlerde bulunuyor.

10Ara/140

Eski Türkçe, Ne Zaman Osmanlıca oldu? – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherliEski Türkçe, Ne Zaman Osmanlıca oldu? - Alptekin CEVHERLİ 

Çok iyi hatırlıyorum, ortaokul yıllarımdı…

3 arkadaş, henüz divan edebiyatı görmüyorduk ama Türkçe derslerinde öğretmenimizi kelimelerin kökleri ve eski dönemde yazılmış edebî eserler konusunda oldukça sıkıştırıyorduk. Hocamız fazla bunalmış olacak ki sonunda, “Çocuklar, siz en iyisi bu yaz tatilinde Eski Türkçe öğrenin. Seneye inşallah yine bir arada olursak, o zaman ince a, ince i, ince u konusunu ve kelimelerin köklerini size daha iyi anlatırım. Şu anda sorduklarınız bu sınıfın seviyesinin çok üzerinde” diyerek bizi Eski Türkçe’ye yönlendirmişti. Gerçekten de o yaz Eski Türkçe öğrenmek için ciddi bir çalışma içine girmeme rağmen sadece ince seslileri öğrenebildim. Ama o bile, yazı hayatında bana pek çok meslektaşıma göre bir adım önde olmamı sağlamıştı.

Kelimelerin köklerini bilmeden, o dili layıkıyla biliyorum diyemezsiniz. Rahmetli dedem, anneannem, onun annesi ve daha pek çok aile büyüğümüz o yazıya “Eski Türkçe” derdi. “Osmanlıca” ifadesi ise son 25-30 yılın ürünü olarak giderek yaygınlaştı ve Eski Türkçe’nin yerini aldı.

Şunu bir kez kesin olarak tespit etmek lâzımdır ki, Osmanlıca diye bir dil yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır!

Sadece Arap alfabesi kullanılarak Türkçe yazılmıştır. Aynen bugün Kazakistan’da Kiril alfabesi kullanılarak Kazak Türkçesi yazıldığı gibi…