Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
11Şub/160

KİMLİK BUNALIMI, DÖNEKLER VE DÖNMELER – Prof.Dr. Nurullah AYDIN

KİMLİK BUNALIMI, DÖNEKLER VE DÖNMELER – Prof.Dr. Nurullah AYDIN

Kimlik bunalımı, kültür çatışmalarının doğal sonucudur. Oysa bizler, yani insanlar kardeş değiliz de neyiz ki.

Her toplumda; insan olma gerçeği yerine dil, din ve ırk savunucuları vardır. Savaşlara, katliamlara ve işkencelere yol açan bu üç unsur, yıkıcı ve yok edici etkisini sürdürmektedir.

Toplumlarda ırkçılık, dincilik vahşi yüzünü göstermektedir. Bunda en önemli rolü ise farklı kimlikle kin ve öfke içinde olanlar oynamaktadır. Bunlar Dönekler ve Dönmelerdir. Birilerini düşman ilan etmenin başka bir yolu da yoktur. Kimlik çatışması yaşayan insanlar birçok ruhsal sorunlar yaşar. Kendini ifade edememe, sürekli gerçek kimliğini gizleme nedenleriyle sosyalleşme de sorunlar yaşayabiliyor..

Dönekler; her zaman siyasi, ekonomik statü, şöhret amaçlı değişim ve dönüşümü geçirirler. Onlar için bir kimlik tanımlaması yoktur.

Dönmeler; Türkiye'de sadece Yahudi'den dönen Sabetaylar için kullanılmaktadır. Ermeni ve Rum dönmeleri konusunda çalışma sınırlıdır. Özellikle İslamcı tarikat ve cemaatler birer Ermeni ve Rum dönmeleri merkezi haline gelmiştir. Ermeni ve Rum dönmeleri; Sabetaycıları İslam adına eleştirirken, halkın temiz din duygularını istismar etmekte, kendilerini gizlemekte ve kinlerini bu yolla ortaya koymaktadırlar.

3Şub/160

HUBRİS-KİBİR SENDROMU VE MİTOMANİ HASTALIĞI – Prof.Dr. Nurullah AYDIN

HUBRİS-KİBİR SENDROMU VE MİTOMANİ HASTALIĞI – Prof.Dr. Nurullah AYDIN

İnsanlık toplum yaşamına geçtikten sonra yöneten-yönetilen, egemen-güdülen, zengin-fakir ikilemesi içinde yaşamışlardır. Aydınlar, bilim adamları, sanatçılar ve sonraki dönemde medya mensupları, dengenin kurulması için insan hak ve özgürlüklerinin laik ve hukuk devleti düzeninde sürmesi mücadelesi vermişlerdir. Ancak mutlak egemen olmak, iktidar gücünü otoriter yönetimle sürdürmek isteyenler, farklı hastalıklı kişiler de olmuştur. Tıp dilinde bunların başında gelen hastalıklar, mitomani ve hubris ile açıklanmaktadır.

Mitomani Hastalığı;

Mitomani yalan söyleme ve en önemlisi de söylediği yalana gerçekten inanma hastalığıdır.

Mitomanikler, suçluluk psikolojisinden kurtulamazlar. Her şeye bahane uydurma durumu, zaman içerisinde büyük yalanlara yol açar.

Bazı kişilerin iddia ettikleri olayın gerçekleşmediğini bilerek kalabalıklar önünde yalanın rahatlıkla haykırılması Mitomani hastalığındandır.

Mitoniklerin yalanı ortaya çıkınca doğruluğuna herkesi inandırmak için daha büyük yalana başvurur ve kontrollerini kaybederler.

Mitoniklerin yalanı ortaya çıkınca kontrolü kaybeder, yeni bir iddia da bulunur. Ancak o iddia da onun dediği gibi değildir.

Mitomanik biri söyleyeceği yalanı olduğuna inanarak söyler.

Mitonikler; iddialarının yanlış olduğunu bilmesi onda suçluluk psikolojisi oluşturduğundan bu yalanla işin içinden çıkacağını düşünür.

Mitomanikler; suçluluk psikolojisiyle hareket etseler de asla vicdan azabı çekmezler. Vicdan azabı çekenler Mitomanik değil demektir.

Mitomanikler; konuşmadan duramazlar. Her gün mutlaka bir yerlerde kendilerini yalanlarla anlatma fırsatı oluştururlar.

10Oca/160

Çalışan gazetecilerin gününü kutlarım.

10ocak  Çalışan Gazeteciler Günü Kutlama Mesaji

26Eki/150

ÜZÜNTÜ, KIZGINLIK, NEFRET, KİN, ÖFKE DALGALARI – Prof.Dr. Nurullah AYDIN

ÜZÜNTÜ, KIZGINLIK, NEFRET, KİN, ÖFKE DALGALARI -  Prof.Dr. Nurullah AYDIN

Ülke sathı mahallinde; üzüntü, kızgınlık, nefret, kin, öfke dalgaları yayılıyor. 1918’lerin İstanbul başta olmak üzere her yönden işgal edildiği günlerin benzeri yaşanıyor.

İşgal güçleri; askeri birliklerini, üslerini, cephanelerini, füze kalkanlarını getiriyor, yerleştiriyor. Casuslar, ülkenin belli bölgelerinde irtibat ofisleri kuruyor. Nutuklar atılıyor.

Sanki; iktidarda başkaları varmış gibi.

Sanki; yetki güç başkalarındaymış gibi.

Sanki; karar alma iradeleri yokmuş gibi.

Sanki; gizli anlaşmaları başkaları yapıyormuş gibi.

Sanki; terörü, örgütü, teröristi kendilerine karşı olanlar olarak görmüyorlarmış gibi.

Sanki; ABD kontrolünde MİT-PKK görüşmeleri yapılmamış gibi.

Sanki; İmralı terörist başı ile devlet yetkililerinin görüşmeleri yapılmıyormuş gibi.

Sanki; büyük ortadoğu projesi eş başkanları değilmiş gibi.

Sanki; CIA, FBI ve NSA, MI6 irtibat büroları Türkiye’de kurulmamış gibi.

Sanki; şehitlerin geldiği gün general tutuklanmıyormuş gibi.

Sanki; MİT, Genelkurmay istihbarat ve Emniyet istihbarat örgütleri yanında kamu güvenliği müsteşarlığı kurulmamış gibi.

Sanki; istihbarat birimleri, muhalifleri dinlemeye, takip etmeye tahsis edilmemiş gibi.

30Ağu/150

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLAMA MESAJI – Nurullah AYDIN

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLAMA MESAJI - Nurullah AYDIN

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan Türk Milleti; kahraman Türk Ordusu ile sadece silah gücüyle değil, sahip olduğu yüce değerlerle çağ açmış/çağ kapatmış ve üç kıtaya egemen olmuştur.

Zaferler; ruh ve bedenin buluşması gibidir.

Şanlı Türk Tarihi; bu buluşmalarla yazılmıştır.

Türk Milleti’nin tarihinde Ağustos ayı, tarihi savaşların yaşandığı aydır. Ağustos ayı zaferler ayıdır.

30 Ağustos 1922 zaferi ile Anadolu’ya yönelik batı-haçlı istila amacı yok edilmiştir.

Bugün; Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı, Türk vatanının bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.

Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü altında varlıklarını sürdüren ancak kin ve nefret duygularından sıyrılamayanlar zehir kusmaya devam etmektedirler.

Türk Milleti; azınlıkçılar, vatansız dincilerce teslim alınmaya çalışılmaktadır.

Türk Devleti; Türk düşmanı azınlıkçı kişilerce ve gruplarca sarsılmaktadır.

Türk Vatanı; teröristlerin gizli açık alanı haline getirilmiştir.

22Ağu/150

KARAMSARLIK VE UMUT – Prof. Dr. Nurullah AYDIN

KARAMSARLIK VE UMUT -  Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İnsanların yaşamında olduğu gibi toplumlarda da bazen karamsarlık bazen umutsuzluk dönemleri olur.

Kâbus dolu son yıllar ülke insanının duygularını, düşüncelerini, inançlarını, yarınlara güven duygusunu sarsmış durumdadır.

Son yıllarda yıkım yaşayan, yeraltı yerüstü kaynaklarını, topraklarını yabancılara peşkeş çeken ihanet yapılanması ileTürkiye’nin sorunları büyümüş, istikrarsız bir şekilde yarı sömürge haline gelmiştir.

Türkiye’de çağdışı zihniyet değişimi yaşanıyor. Türkiye’nin demokrasi, ekonomi, hukuk, kültür, siyaset alanlarında gerçekleştirdiği yıkıcı bölücü ifsad edici dönüşümlerin büyük bir zihniyet değişikliğini de beraberinde getirdiğini, bunun da ihanet olduğu bir gerçektir.

Türkiye’nin dünya sahnesinde hak ettiği yeri alabilmesi ve ilelebet payidar kalabilmesi yolunda güçlü bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade ve azmin, yöneticilerden vatandaşlara kadar toplumun bütün kesimlerini kuşatmış olmalıdır.

Ciddi risk ve tehditlerin bulunduğu bir coğrafyadaki Türkiye’nin, yakın bölgesine ve ötesine barış, adalet ve refahı yaymaya çalışmalıdır.

Kendi içinde ayrıştırılan bölünen Türkiye; talihsiz aciz işbirlikçi zihniyetin elindedir.

27Tem/150

1919 ERZURUM KONGRESİ VE HATIRLATTIKLARI – Prof. Dr. Nurullah AYDIN

1919 ERZURUM KONGRESİ VE HATIRLATTIKLARI – Prof. Dr. Nurullah AYDIN

Hayalleriyle yaşayanlar Türkiye’yi; komşu ve bölge ülkelerle ilişkileri sorun haline getirmişlerdir.

İçte ise küresel odakların emrinde örtülü işgal yönetimi sürmektedir.

2014 Türkiye’si, 1919 Türkiye’sinin şartları düşünüldüğünde farklı mı?

Avrupa-Haçlı güçlerince, Osmanlıyı paylaşma anlaşmaları yapıldı.

İlk görüşmeyi, 1908’de Estonya'nın başkenti Reval (Talin)'de İngiltere ile Rusya yaptı..

- Boğazlar (Brest litowsk gizli antlaşması), İngiltere ile Rusya arasında,

- Londra Antlaşması, İtilaf Devletleri ile İtalyan arasında

- Sykes-Picot Antlaşması,­ İngiltere ile Fransa arasında

- St. Jean de Maurienne Antlaşması, İngiltere, Fransa, İtalya arasında.

- Balfour Deklarasyonu, İngiltere tarafından imzalandı.

Bu paylaşım Antlaşmaları; Mondros Ateşkes Antlaşması ile uygulanmaya konuldu.

19Tem/150

NELER BEKLENİYOR? – Prof. Dr. Nurullah AYDIN

NELER BEKLENİYOR?- Prof. Dr. Nurullah AYDIN

Türkiye dış ve iç karar alıcılarla, karar vericilerin ve uygulayıcıların arenasıdır. Kim karar alıyor, kim karar veriyor, kim uyguluyor sorusuna herkes farklı açıklama getirebiliyor.

Toplumdaki algıları değiştirmek için, her kesim, kendine göre tezler ortaya koyuyor. Toplumun algılamasını yönlendirmede stratejik merkezler asimetrik psikolojik savaşın kara propaganda yönetimini uyguluyor. Kim kimden destek alıyor?

Batı; beyinleri ele geçirerek, Türkiye’nin kimliğini değiştirme çabasındadır.

Devşirdikleri dinci, etnikçilerle, çıkarcı, makam, servet, şöhret hırsına bürünmüş fasık ve münafıklarla; Ortadoğu’yu kan gölüne çevirirken nihai hedef Türkiye olduğunu gizlemediler. Yayınladıkları haritalarla, yeni sınırlarla yeni devletleri belirlediler, uyguluyorlar.

Tarih tekerrür ediyor.

Batı’nın şer üçlüsü; Türkiye’yi postmodern işgal etmiş durumdadır.

Türk Milleti tarihin en ağır bunalım dönemini yaşamaktadır.

Türk Milleti’nin milli ve manevi değerleri; altüst edilmiş, ortak değerler parçalanmıştır.

Halk; uyuşturulmuş neyin ne olduğunun farkında değildir.

Aydınlar; susmuş, sinmiş durumdadır.

Batı’nın şer üçlüsü tarafından;

Bütün yeraltı ve yerüstü servetlerine el konulmuş,

Medya ele geçirilmiş,

İletişim alanı kontrol altına alınmış durumdadır.

24Haz/150

DİN, BARIŞ, KARDEŞLİK DİYEREK BÖLDÜLER / TÜRK MİLLETİ’NE TUZAK – Nurullah AYDIN

DİN, BARIŞ, KARDEŞLİK DİYEREK BÖLDÜLER / TÜRK MİLLETİ’NE TUZAK - Nurullah AYDIN

Karanlık odaklarca; hayalperest yetenekli cahillerle, hırslı ama zaafları olan tipler tespit edildi. Rol oyuncu eğitiminden geçirildiler. Planlar, programlar, yol haritaları hazırlandı, kendilerine verildi. Demokrasi oyununda, kumpaslarla hilelerle etkili ve yetkili kılındılar.

Barış dediler, birlikte yaşayanları çatışma ortamına sürüklediler.

Kardeş dediler, birlikte yaşayan insanları kin nefretle ayrıştırdılar.

Din dediler, Müslümanları böldüler, halkımız dediler halkı böldüler.

Ahlak iman peygamber dediler, yalancılığı hırsızlığı fitneyi katliamı meşru gördüler.

Osmanlı hayalleriyle Türk Milleti’ni, bölge halklarını birbirine düşürdüler. İslamcı bölücü terör örgütleri kurdular, desteklediler. Bölgeyi kan gölüne çevirdiler.

Neyin mücadelesi bu?

Çok yönlü asimetrik psikolojik savaşın tüm unsurları kullanılmış oluyor.

Uygulanan operasyon; uzun zamandır sinsice planlanan operasyonudur. Bu her alanda uygulamadadır.

Sinsice planlanan ve uygulamaya konulan operasyonları, mankurtlaşmış beyinler tersini algılıyor. Bazılarına göre ise onlara direnmek olanaksızdır. Devşirme eğitimi bu algıyı emreder.

15Haz/150

GERÇEKTE NE ARIYORUZ? – Nurullah AYDIN

GERÇEKTE NE ARIYORUZ? - Nurullah AYDIN

İnsan; zengin olmak ister, makam sahibi olmak ister, şöhret olmak ister.

İnsan; adalet ister, özgürlük ister, eşitlik ister.

İnsan; olmak istediklerine odaklanır ve bunun için ya kurallara uymaz ya da uyarak amaçlarına ulaşır.

İnsan ve toplum düzeninin kuralları ise hukuk, din, ahlak ve görgü kurallarıdr.

Farklı din, dil, ırk, renk, cinsteki insanları bir arada çatışmasız yaşam ortamı sağlayan hukuk kurallarıdır.

Kamu düzeni; hukuk kurallarının işlemesi ve işletilmesi ile sağlanır.

İnsanların her zaman ihtiyaç duyduğu konu ise, sevgi, hoşgörü, dostluk ve barıştır.

Yaşanılan olaylar, sevgiye ve hoşgörüye ne kadar muhtaç olunduğunu gösteriyor.

3Haz/150

HİPNOZ ALTINDAKİ TÜRKİYE YUGOSLAVLAŞMA SÜRECİNDE Mİ? – Nurullah AYDIN

HİPNOZ ALTINDAKİ TÜRKİYE YUGOSLAVLAŞMA SÜRECİNDE Mİ? – Nurullah AYDIN

Soğuk savaş sonrası Balkanlarda Tito önderliğinde Yugoslavya kuruldu. Üçüncü dünya liderliğine de öncülük yaptı. Ancak etnik ve dinsel ayrımcılık tohumları atıldı. Kısa sürede çatışmalar sonrası parçalandı, bölündü ve nihayet devletçikler kuruldu.

Aynı süreci Irak’ta yaşadı. Libya, Suriye, Yemen, Sudan, Nijerya, Somali aynı süreci yaşıyor.

Kitleler; çoğu kez, yaşanılan toplumsal, siyasal sürecin arka planını anlamakta zorlanır. Yaşanılanlar, tarih olduktan sonraysa yapılacak bir şey kalmaz.

Geçmişi belleğine kazıyan insanoğlu; yaşananların nedenlerini ve olası sonuçlarını algılamakta nedense aynı feraseti gösteremez.

Gerçekleri bildiği halde; ısrarla geçmişe takılıp kalan, bugünü sorgulamayan, yarına ilişkin öngörü ortaya koymayan ya korkaktır, ya haindir, ya işbirlikçidir ya da ajandır.

Değişim-Dönüşüm operasyonu nedir? Milli/Ulus devlet niteliğinin çözülmesi, siyasi coğrafyanın küçülmesi, millet bilincinin dağıtılıp etnik ve mezhepsel kompartımanlara bölünme, geleceğe yönelik ortak hedeflerden vazgeçilerek, amaçsız sürüye dönüşümün tamamlanması.

Belli odaklar Medya illüzyonuyla; topluma şırıngaladığı psiko kültürel narkozun etkisinin operasyon tamamlanıncaya kadar geçmemesini istemektedir. Ortadoğu halklarının verilen narkozun etkisinden kurtulup kurtulamayacağını zaman gösterecektir.

19May/150

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI MESAJI – Nurullah AYDIN

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI MESAJI - Nurullah AYDIN

Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkışı ile Türk Milleti’nin tarih sahnesinden silinmesine kasteden dış güçler ve iç ihanet şebekelerine karşı bir büyük mücadele liderine kavuşur.

Bugün; Türk Milleti’nin bağımsız ve hür yaşama iradesinden güç alan ve zaferle sonuçlanan bir milli mücadele kıvılcımının çaktığı gündür.

Aradan geçen 96 yıl sonra bugün Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı, Türk vatanının bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.

Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü altında varlıklarını sürdüren ancak kin ve nefret duygularından sıyrılamayan azınlık kişi ve gruplar zehir kusmaya devam etmektedirler.

Türk Devleti; Türk düşmanı azınlıkçı kişilerce ve gruplarca sarsılmaktadır.

Türk vatanı; Türk düşmanı vatansızların etkili ve yetkili açık alanı haline getirilmiştir.

Türk Milleti; kimliksizler, kişiliksizler, etnik azgın azınlıkçılar, vatansız dincilerce teslim alınmaya çalışılmaktadır.

25Nis/150

MASKELİ OYUN ve OYUNCULAR – Nurullah AYDIN

MASKELİ OYUN VE OYUNCULAR - Nurullah AYDIN

Halkın inancı, düşüncesi, duyguları, umudu, yaşamı, geçimi, geleceği, siyaset malzemesi yapılıyor.

Hile, tuzak, kumpas, yalan, kayırma, yağcılık, yandaşlık, menfaatlenme ile hertürlü ahlaki değerler altüst oluyor.

Halkın yoksullukları, istismar edilerek siyaset malzemesi yapılıyor.

Farklı kimliklerde masum görünümlü şeytanlar esip gürlüyor.

Her yolsuzluk iddiası ve ahlaksızlık isnadı unutturulmaya çalışılıyor.

Yaygın ve sistematik ihanetler zinciri uzuyor.

Bir kesime göre ihanet diğer kesime göre vatanseverlik.

Bir kesime göre ahlaksızlık diğer kesime göre ahlaklı.

Hesabı; kim kimler nasıl soracak?

11Nis/150

POLİS GÜNÜ KUTLAMA MESAJI – Nurullah AYDIN

POLİS GÜNÜ KUTLAMA MESAJI - Nurullah AYDIN

10 Nisan Polis Teşkilatı kuruluşunun 170’inci yıl dönümü kutlu olsun.

1845 yılında kurulan, 169 yıldır çeşitli isimler altında kurumsal görevini yürüten polis teşkilatı’nın temel hizmet amacı, halkın huzur ve güvenini sağlamaktır.

Polis Teşkilatı; tüm mensupları ile halka hizmet eden bir kamu kuruluşudur.

Diğer kamu kuruluşundan farkı ise, bu hizmetlerini mesai mefhumu gözetmeksizin, yeri geldiğinde canı pahasına, her türlü coğrafi şartlarda eksiksiz ve adil olarak yerine getirmesidir.

Ülkede huzur ve güven düzeninin sürekli kılınması için gece gündüz demeden çalışan Polis Teşkilatı; adalet, eşitlik, sabır, hoşgörü ve nezaket çerçevesinde çalışmalarını sürdürmelidir.

Polislik mesleği diğer mesleklerden daha farklı ve fedakarlık gerektiren bir meslektir. Ülkenin her noktasında güvenliği ve huzuru temin etmek ayrı bir sorumluluk gerektirmektedir.

6Nis/150

GÜVENSİZLİK ve UMUT – Nurullah AYDIN

GÜVENSİZLİK VE UMUT - Nurullah AYDIN

Türkiye’de insanlar, cinnet halindedir. Yalancılık, yolsuzluk, rüşvet, talan, hırsızlık, ilkel Arapçılık, Arapçı İslamcılık, hurafeler, Türkiye’yi sarmalamış, Türk Milleti’ni tehdit ediyor.

Medya; cinayet, tecavüz, hırsızlık adam kayırma kollama savunma veya nefret suçlarının değişik örnekleri ile dolu. Hemen herkes televizyon ekranlarında ya da gazete sayfalarında yer alan olayları izledikçe, vay be, ya öyle mi, hayret sözcüklerini söylüyor.

Güvensizlik; her yeri sarmalamış durumdadır. Tıp dilinde paranoid şizofreni denilen hastalık toplumun hemen her kesiminde tipik örneklerini gösteriyor.

Öylesine ki bazı gazeteciler, bazı siyasetçiler, bazı akademisyenler hastalıklı kimlik ve kişiliklerini ekranlarda, gazetelerde yansıtınca, toplumun farklı kesimlerinde benzer kişilik bozuklukları ortaya çıkıyor. İmaj yansıması, dengesiz, tutarsızlık mesajın algılanmasını doğuruyor.

Toplumun yüzyıllar boyunca kazandığı hemen tüm değerleri tartışmaya açılıyor. Kültürel bütün ortak değerler alt üst edilmiş durumdadır.

Kutsal din duyguları, çıkar için olabildiğince tersyüz edilmiş, durumda.

Demokrasi adına özgürlük adına insanlar, vatandaşını katletme alışkanlığı edinmişlerdir.

19Mar/150

ÇANAKKALE ZAFERİ ve HATIRLATTIKLARI – Nurullah AYDIN

ÇANAKKALE ZAFERİ ve HATIRLATTIKLARI - Nurullah AYDIN

Türk-Osmanlı devleti batıdaki akılcı bilim ve teknolojik gelişmelerden uzak iç çekişme sorunu yaşar. İslamcılık, Türkçülük, Osmanlıcılık ve Arapçılık akımları yöneticileri ve aydınları arayışa itiyor, devlet politikalarını, halkın gelişmesini, çözüm arayışını kilitliyordu.

Türk-Osmanlı imparatorluğunda; yüzyıllar boyunca Darülfünun dışında üniversite yoktu. Anadolu’da, yabancı okullarla azınlıklar çağdaş eğitim alırken, Müslüman halk eğitimi tarikatlara, cemaatlere bırakılmış, tekke ve zaviyelerde sadece din eğitimi alıyordu. Türkiye doğal olarak sanayileşemedi, kalkınamadı.

Avrupalılar; mezhep din savaşlarını geride bırakmış, reform ve rönesansla aydınlanma ile akıl-bilim-sanat-teknoloji odaklı düşünce ve yaşama yönelmiş, dünya’yı sömürgeleştirmenin getirdiği zenginleşme ve sanayileşme ile refahını artırmış, askeri gücünü yükseltmişti.

Osmanlı paylaşım anlaşmaları gereği batılı güçler; donanmayla Çanakkale’den girerken, kara birlikleri Bulgaristan, Filistin, Mısır-Irak cephelerinde savaş açar.

15Şub/150

KARDEŞLİK, DOSTLUK, AYRIŞMA veDÜŞMANLIK – Nurullah AYDIN

KARDEŞLİK, DOSTLUK, AYRIŞMA VE DÜŞMANLIK - Nurullah AYDIN

Çıkar olunca eşler, kardeşler, arkadaşlar, dostlar kısa sürede can düşmanı olabiliyor.

Devletler de öyledir. Bunun içinde özel elemanlar yetiştirilir. Operasyonlar düzenlenir. Algı ekibi harekete geçirilir.

Tarih boyunca süregelen yöneten yönetilen ikilemesinde dinler, ideolojiler istismar aracı kılınmıştır. Ancak gerçek neden, güç yetki servet edinmek olmuştur.

Dünyann çok önemli stratejik bölgeleri vardır. Ancak Anadolu odaklı Ortadoğu coğrafyası hep çatışma alanının merkezi olmuştur. Doğu-batı enerji savaşında Türkiye kilit ülkeydi.

Türkiye; Bizanslılaştırılacaktı. Dinleme üsleri, ileri teknolojiye dayalı istihbarat üsleri, en iyi yetişmiş ajanlar Türkiye’deydi. Ilımlı İslam projesi ile İslam ülkeleri denetim altına alınacaktı.

Büyük Ortadoğu projesinde yönetim değişimleri yapılacak ve Türkiye ana üs görevi yapacaktı. İslam ülkeleri ile yakınlaşarak içten hançerleme görevi yaptırtılacak iç savaşlarla İslam ülkeleri yakılıp yıkılacaktı.

Yeni dünya düzeni, ılımlı İslam projesi, Büyük Ortadoğu projesi kapsamında yeni yapılandırmaya gittiler. Hırslı, zaafları çok olan tipleri bir kez daha farklı şekilde tespit ettiler eğittiler, örgütlediler. Eşbaşkandılar artık. Eşbaşkanlık görev yerine getirilmeye başlandı.

2Şub/150

SİYASET-MEDYA CAMBAZLARI – Nurullah AYDIN

SİYASET-MEDYA CAMBAZLARI - Nurullah AYDIN

Güzel rol yapıyorlar. Yetenekliler, becerikliler. Değerler adı altında; din-iman, demokrasi, insan hakları, hukuk sloganları altında ben ve öteki ayrımcılığını sürdürüyorlar.

Baskının ve sömürünün hissedilmemesi için sürekli gerilim ve çatışma olmasını istiyorlar. Çıkar ilişkisi olanlar da buna uygun hareket ediyor.

Yüzyıllar boyunca Türklerin doğal müttefiki olan halklar birer birer koparıldı. Şimdi ise yeni bir oyun daha sahneleniyor.

100 yıldır başarılmayan sinsi ve hainane plan; gerçekleştirilmek isteniyor.

Dün dündür, bugün bugün diyenler, dost ve kardeş dediklerine bir anda arkasını dönenler, kime nasıl güven verebilir ki.

Her konuda yapılan açıklamalarla, toplumsal-tarihsel belleğimizde kaos yaratılmaktadır. Açıklamaların bizzat kendisi bir tür zihinsel kaos yaratma silahıdır. Toplum olarak hepimiz aynı zihinsel saldırı altındayız. İnsan beyni olaylar arasında mantıklı matematiksel denklemler kurarak, eşleştirme yaparak zihinsel faaliyet yapar.

Açıklamalarda ise, bütünsel olan hiç bir şey yok, bağlantı yoktur, parçalar orda burda uçuşuyor! Yani açıklamalar beyni dağıtmak üzere kurgulanmış! Sürekli asimetrik durumlarla insan beyni aptala döner.

14Oca/150

RAUF DENKTAŞ VE HATIRLATTIKLARI – Nurullah AYDIN

RAUF DENKTAŞ VE HATIRLATTIKLARI - Nurullah AYDIN

Kıbrıs Türkü'nün sembol lideri 27 Ocak 1924 tarihinde Kıbrıs'ın Baf bölgesinde doğdu.

Babası hakim Raif Bey'dir.

1,5 yaşında iken annesini kaybetti Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütüldü.

1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi.

Arnavutköy'de Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı. Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitirdi.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere'ye gitti. Mezun olduktan sonra avukatlığa başladı. 1949 yılında savcılık yapmaya başladı.

27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı.

Türk Cemaatının iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu.

12Oca/150

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLAMA MESAJI – Nurullah AYDIN

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLAMA MESAJI - Nurullah AYDIN

Zevkli, zor ve yıpratıcı bir meslek olan gazetecilik; halkı, kamuoyunu aydınlatma bilgilendirme mesleğidir.

Çıkara göre gazeteciliğin yapıldığı,

Muhbirlikle muhabirliğin içiçe geçtiği,

İdeolojiye göre gazeteciliğin yürütüldüğü,

Gerçek haberle saptırılmış haberin karıştığı,

Patronun çıkarına göre haberlerin şekillendirildiği,

İdeolojiye, Irk’a, Din’e, mezhep’e göre gazeteciliğin sürdürüldüğü,

Bir çok basın mensubunun işsizlik nedeniyle yaşam kavgası verdiği,

Yanıltıcı yönlendirici haberlerin yaptırılarak birçok yıkıma yol açtığı,

Küresel ve bölgesel oyunlarda gazetecilerin örtülü ajan olarak kullanıldığı,

Dürüst, namuslu, ahlaklı, mesleğin tarafsız yansız temel özelliğini hertürlü olumsuzluklara rağmen yürüten gazetecilerin onur savaşı verdiği bu süreçte; gazeteciler günü kutlanıyor.