Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
13Eyl/180

UFO ALDATMACASI – Hasan GÜNAYDIN

indirUFO ALDATMACASI - Hasan GÜNAYDIN

Öncelikle belirtmeliyim ki, bu yazıyı yazabilmek için başta Alien Unleash ve Section 51 tarafından yayınlananlar olmak üzere, UFO (Unknown Flying Object, Bilinmeyen Uçan Cisim) görüntüsü olduğu iddia edilen yüzlerce film seyrettim. Sonra bunun zaman kaybı olduğunu düşündüm fakat filmlerde kullanılan güzel müzikleri hatırlayınca pek te üzülmedim. Film teknikleri konusunda bilgi sahibi olmadığım için söz konusu filmleri teknik açıdan analiz etmem mümkün değil ancak bazı mantıksızlıkları gönül rahatlığıyla özetleyebilirim.

1) Filmlerin büyük çoğunluğu insansız alanlarda çekilmiş. Mekan ormanlık bir alan fakat ne hikmetse kaliteli (profesyonel) film çekebilecek biri o esnada orada tam teşekküllü bir şekilde hazır bulunuyor. Zaman, mekan ve olanaklar açısından nasıl denk getiriyorsa her defasında kaliteli bir film çekmeyi başarıyor. Çoğunlukla film çekerken elleri dahi titremiyor, korkudan film çekmeyi bile unutmuyor, hatta kaçmıyor.

4Ara/170

POLİTİZASYON VE SAĞDUYU – Dr. Hasan GÜNAYDIN

indirPOLİTİZASYON VE SAĞDUYU - Dr. Hasan GÜNAYDIN

“Radikal Akımların Güçlendirilerek Çarpıştırılması” Küresel Emperyalizm tarafından sıklıkla başvurulan bir stratejidir. Ortaya çıkan gerginlik toplumsal huzuru bozmakta hatta çatışmalara yol açmaktadır. Aşırı Politizasyon bu stratejinin en önemli argumanlarından biridir. Ülkemizde de, toplumu ayrıştırmaya yönelik “36 Etnik Grup” ve “Dindar Nesil” söylemleriyle bu yönde gerçekleştirilen uygulamalar kutuplaşma yaratmış, maalesef toplumsal gerginliği arttırmıştır.

Aşırı politizasyonun toplumsal kutuplaşmaya yol açtığı tartışmasızdır. Böylece hem Azınlık Irkçılığı güçlenmekte, hem Dindar/Dinsiz ayrımı halkı bölmekte, hem de muhaliflerin siyasi ya da iktisadi açıdan haklı ve doğru önerileri hiç düşünülmeden reddedilmektedir. Kin, nefret ve intikam duyguları körüklenmekte, taraflar arasında inatlaşmalar artmakta, her geçen gün iç çatışma olasılığı yükselmektedir.

19Ara/140

BÜYÜK YALAN = YENİ OSMANLICILIK … / Dr. Hasan GÜNAYDIN

BÜYÜK YALAN = YENİ OSMANLICILIK … Dr. Hasan GÜNAYDIN

Devlet – i Aliyye – i Osmaniyye (1299 – 1922) Oğuzların 24 boyundan biri olan (Bozok Koluna mensup) Kayı Boyu tarafından Söğüt’te kurulmuş (bir başka görüşe göre 1302’de Yalova’da kurulmuş) büyük bir Türk Devletidir. Devletin resmi dili Osmanlıca değil OSMANLI TÜRKÇESİDİR ki İslam dininin etkisiyle Arapça ve Farsçadan giren kelimeler çoktur. Osmanlı Devleti en güçlü olduğu dönemde Balkanlardan Afrika’ya kadar 5.200.000 km2 lik bir alana yayılmış ancak 1914 yılına gelindiğinde elinde sadece 1.800.000 km2 kalmıştır. 1914’te nüfus 23.800.000’dir.

Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürdüğü 600 yıl boyunca hiçbir zaman Avrupalılar gibi sömürgeci ve emperyalist olmamış, olamamış, olmak istememiştir. Aksi olsaydı; 1453 yılında fethedilen İstanbul’da bugün Rum Ortodoks kilisesinin esamesi dahi kalmazdı. Bu nedenle devletin zafiyete düştüğü ilk fırsatta güçlü bir şekilde ayrılıkçı başkaldırılar olmuş, maalesef bunların birçoğu basiretsiz yöneticiler yüzünden toprak kaybıyla sonuçlanmıştır.

Örneğin; zengin bir ailenin çocuğu olarak bugün Arnavutlukta bulunan Tepelena kasabasında doğan Tepedelenli Ali Paşa, Yanya Valisi yapılmış olmasına rağmen belli ki bunu az bularak oğullarıyla beraber Osmanlı Devleti’ne başkaldırmış ve bağımsız bir devlet kurma teşebbüsünde bulunmuştur. Bu isyan Hurşit Ahmet Paşa tarafından bastırılmış ancak isyan o dönemde Filiki Eterya Derneği gibi dernekler kuran Rumların işine yaramış, örgütlerini güçlendirmiş ve Yunanistan’ın 1829 yılında bağımsızlığını kazanması ile sonuçlanmıştır.

26Kas/140

KIRILMA NOKTALARI – Dr. Hasan GÜNAYDIN

KIRILMA NOKTALARI – Dr. Hasan GÜNAYDIN

Bazı anlar vardır ki zamanında gerekeni yapmaz ya da hatalı davranırsanız iş işten geçer. İşte böyle anlar devletler için de söz konusudur.

1. 1941 yılında faaliyete geçen THK Etimesgut Uçak Fabrikası 1950 yılında kapatıldı.       SONUÇ: Türkiye teknoloji yarışından koptu.

2. 1953 yılına kadar demiryolu otoyolunun önünde yer almaktayken, Marshall yardımlarıyla bu tarihten itibaren otoyollar ön plana çıktı.                                                                     SONUÇ: Türkiye petrole çok daha bağımlı bir ülke haline geldi ve ithalat giderleri arttı.

3. 24 Ocak 1980 Kararları ile İthal İkamesi bırakıldı ve Liberal Ekonomiye geçildi.            SONUÇ: Yabancı mallarla rekabet edemeyen küçük ve orta boy işletmeler kepenk kapattı. Sanayii montaj sanayi ile sınırlandı.

4. 29 Nisan 1920’de çıkarılan Hıyanet-i Vataniye Kanunu 12 Nisan 1991 de yürürlükten kaldırıldı. SONUÇ: Terör hortladı.

5. Gümrük Birliği Anlaşması 1995’te imzalandı ve 1996’da yürürlüğe girdi.                      SONUÇ: Türkiye’nin nispeten iyi olduğu tekstil gibi sanayi kolları rekabet edemez hale geldi ve kepenk kapattı. Türkiye binlerce yıllık bir tarihi başarıya (!) imza atarak kurbanlık hayvan ithal etti. Gümrük Birliğine üye ülkelerle ticaret açığı 10 yılda yaklaşık 100 milyar Dolar, 20 yılda 221 milyar Dolar oldu.

6. 4 Temmuz 2003’te Türk Askerinin başına çuval geçirildi ve Türkiye müzik notası (!) bile veremedi.                                                                                                                SONUÇ: Türkiye Ortadoğu’da aktör olmaktan çıktı ve figürana dönüştü.

7. VE SON BAŞARI: AÇILIM.                                                                                      SONUÇ: Türkiye parçalanmanın eşiğine geldi.

İşin hazin tarafı bunları yapanlar millete DEMOKRASİ HAVARİSİ olarak takdim edildi ve halk ta buna inandı.

23Eki/140

ÇAĞDAŞ FALCILAR – Dr. Hasan GÜNAYDIN

ÇAĞDAŞ FALCILAR - Dr. Hasan GÜNAYDIN

Son 10-15 yıldır Türkiye’nin gündemine “Çağdaş Falcılar” diyebileceğimiz bir takım adamlar girdi. Bunlar, maalesef, saçma sapan yorum ve iddiaları ile halkı olabildiğince etkiledi ve zihinleri karıştırdı. Bu vazifeyi yerine getirebilmek için de yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i hiç utanmadan (!) kendi çıkarlarına alet etti. Bazıları kendilerine futurist, bazıları stratejist, bazıları da İslam Alimi adını veriyor. Yarım yamalak din bilgileri ve Arapçaları ile fütursuzca ahkam kesiyor, atıyor, tutuyorlar.

Bir bakıyorsunuz biyolog, bir bakıyorsunuz sosyolog oluyorlar. Çoğu zaman da, muhteremler dahi birer astrofizikçi. Yaptıkları şey, inandırmak istedikleri konularda Kur’an’dan şifreli mesajlar çıkarmak ve konuya vakıf olmayan insanları inandırmaya çalışmak.

İşte efendim; falanca tarihte iktidara falancanın geleceği yazılıymış, filanca tarihe kadar iktidarda kalacakmış, şu tarihte İsrail yıkılacakmış, bu tarihte Amerika’da iç savaş çıkacakmış, o tarihte Kuzey Irak’taki kürtler kendi arzularıyla Türkiye’ye katılacaklarmış; ama mecburen, bunun için çözüm sürecinin başarıyla tamamlanması gerekiyormuş, falan, filan, vs. vs.

28Ara/130

Ferman padişahındır… / Dr. Hasan Günaydın

2011.07.24necdetsevinfatihcamii025_thumbSON 20 YILIN KISA YORUMU - Dr. Hasan GÜNAYDIN

Büyük Ortadoğu Projesi’ni kurgulayanların Kürt kartını açması, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’daki en samimi dost ve müttefiki olan, O’nunla omuz omuza Kore’de evlatlarını şehit veren Türk Milleti’nin güven ve sevgisini yok etmiş, kalbini kırmış ve sırtından bıçaklanmış hissini uyandırmıştır.

A, B, C, D, F vs. planlar ara projeler olup, netice itibarıyla, karşı durulması imkansız görünen dünya devi Amerika Birleşik Devletleri’nin önünde tercih yapması gereken 2 temel stratejik plan bulunmaktadır:

1. Türk Milleti’ni topyekün tarihten silmek,

2. Samimi adımlar atarak bu saf, temiz, duygusal ve güvenilir milletin gönlünü yeniden kazanmak.

İnsanı tüketim aracı olarak gören, onun duygularını hiçe sayan ve  uluslararası ilişkileri tek taraflı günübirlik çıkar ilişkisi olarak ele alanlar yanılırlar.

Masalsı ve duygusal görünse de; toplumların da kalpleri vardır ve bir kez kırıldı mı onarmak oldukça zordur. Gücün getirdiği hırs, küçümseme, umursamazlık, tepeden inme yöneticilerin sağladığı başarılar ve zafer sarhoşluğundan uzaklaşıldığında görülecektir ki, tarih boyunca hiçbir devlet ilelebet baki kalamamıştır ve kalamayacaktır.

Devletler de, aynen insanlar gibi, başka toplumların dostluklarını ve desteklerini kazandıkça güçlerine güç katarlar ve onlarla kol kola girdiklerinde aslında kendi ömürlerini uzatırlar. Zira, ortaya çıkan sinerji daha büyük ve kolay elde edilen başarıların kapısını aralar. Buna mukabil, küçücük bir sivrisinek bile koskoca sultanları alt etmeyi başarabilir.

Sözün özü; karar verme önceliği –tarihte dönem dönem Türk Milleti’nin olduğu gibi- her zaman güçlü olanındır. Ferman padişahındır…